Eşit ve özgür kampüsler bizim olacak

TBMM Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Belirlenmesi Araştırması Komisyonu’nda ardı arkası kesilmeyen fiyaskolar devam ediyor. Komisyon oluşturulduğundan beri bulunulan söylemler aslında bize komisyonun ne kadar anti eşitlikçi bir tutum sergileme eğiliminde olduğunu da gösteriyor. Kadına yönelik şiddetin sebeplerinin belirlenmesi için kurulan bir komisyonda, toplumsal cinsiyet eşitliğini ilke edinmeyen yetkililerin olması, bu sürecin sonucunda ne kadar etkin adımlar atılabileceğini sorgulatıyor.

Yüksek Öğretim Kurulu Başkanı Yekta Saraç “Üniversiteler, milletin kızlarını emanet ettiği, hocalarına ‘annelik, babalık yap, rehberlik yap’ diye emanet ettiği kurumlar. Burada öğrencilerimize herhangi bir şekilde yan gözle bakılmasına bile tahammül edemeyiz” söylemlerinde bulundu. Kadınlara birey gözüyle bakmayan ve bir sıfata tabii tutan bu zihniyet şiddetin temellerini oluşturuyor. Kadınlar herhangi birinin ya da birilerinin “emaneti” değildir ve diğer bireyler gibi bir rehberliğe ihtiyaçları yoktur. Kadınları bir birey olarak değil, birinin kızı, birinin annesi, birinin ablası gözüyle bakanlar bu şiddetin kapısını aralamakta. “Emanet” olarak görülmeyi reddettiğimiz toplumda, kadınların haklarının yok sayılıp erkekler üzerinden hak tayin edilmesini kabul etmiyoruz ve eşit yurttaşlık hakkımız olduğunu vurgulamak isteriz.

Yüzyıllardır din, gelenek görenekler, örf ve adetler bahane gösterilerek toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştirmeye çalışanlar, oturdukları koltuklarda hala daha bu eşitsizliği meşrulaştırmaya çalışıyorlar. Kadınlar eşitlik istiyor, kadınlar herhangi birinin “bir şeyi” olmak ya da bir sıfatla yaşamak istemiyorlar. Her kadının erkekler kadar hayatına dair seçimler yapabileceğini anlatmak, patriyarkanın bize biçmeye çalıştığı rollerde olmamanın kişinin kendi tercihine kaldığını anlatmak istiyor. Toplumun kadınlara dayattığı rollerin “olması gereken” olmadığını göstermeye çalışıyor. Bizler bu mücadeleyi sürdürürken, hiçbir yetkilinin çıkıp kadınları bir kalıba sokmaya çalışmasını kabul etmeyiz. Genç kadınlara kampüslerde özgür bir hayat sağlamak yerine, birileri üzerinden sıfat tayin etmekten vazgeçin.

“Kadın dostu üniversiteler”le ilgili bir süreç yürütüldüğünü açıklayan YÖK başkanına şunu söylemek gerek: Biz kadın dostu üniversiteler değil; eşit, şiddetin hiçbir türlüsüne maruz kalmadığımız kampüsler yaratacağız. Genç kadınların kampüslerde eşit haklara sahip olduğu ve ayrıştırılmadığı üniversiteler inşa edeceğiz. Bu ülkeyi ve tüm kampüslerini cinsiyetçi söylemlerden ve yetkililerden arındırıp; eşit, özgür bir ülkenin kampüslerinde buluşacağız.