LGBTİQ+ Meclisleri'nin Onur haftası açıklamasını paylaşıyoruz.
***
Heteronormativiteye, ikili cinsiyet sistemine ve yasakçı politikalara karşı Onur Haftası’nı örgütlü, politik mücadelemizin verdiği umutla karşılıyoruz.
İktidarın ekonomik krizle beraber siyasal bir krizin içine sürüklendiği; bu krizi aşmak için tüm toplumu baskı altına almayı denediği günlerden geçiyoruz. Mevcut iktidar, bir avucun makbul bulduğu gibi giyinen, makbul bulduklarını dinleyen, makbul bulduğu dili konuşan bir toplum yaratmak istiyor. “İzin verdiğim kadar yaşa” , “izin verdiğim kadar ol” diyor.
LGBTIQ+’ların varlığının dahi inkar edilmesinin altında da bu yatıyor. Bir avuç oy için sürekli körüklenen ayrımcılık, beraberinde hayatlarımızın ve en temel haklarımızın hiçe sayılmasını getiriyor. Ne nefret cinayetlerine kurban giden onlarca arkadaşımızı; ne de failleri cezasızlık zırhına büründürerek koruyanları unuttuk. Cinayetler, sadece tetiği çekerek işlenmiyor. LGBTIQ+ intiharları da, en az cinayetler kadar politik sebeplerle gerçekleşiyor.
Giderek derinleşen ekonomik kriz, LGBTİQ+’ları da direkt olarak etkiliyor. İşsizlik, güvencesizlik ve yoksulluk tehdidiyle, belki hiç olmadığı kadar karşı karşıyayız. Sistematik olarak çalışma yaşamının dışında bırakılan LGBTİQ+’lar, sömürüye çok daha açık hale geliyor. Daha işe alım sürecinde başlayan ve sonrasında da devam eden ayrımcılık; bizi işyerinde kimliğini saklamak zorunda kalma, evlilik izni ve eş tayini gibi haklardan yararlanamama, eşit işe eşit ücret alamama gibi türlü sorunlarla karşı karşıya bırakıyor.
Yaşam hakkımızla birlikte; sağlık, barınma gibi temel haklarımız da elimizden alınmak isteniyor. LGBTİQ+’lar, eşit ve ulaşılabilir bir sağlık hizmeti alamıyor. Özellikle translar, cinsiyet uyum süreçlerini sağlıklı yürütemiyor. LGBTİQ+’lar, linç ve sürgün politikalarıyla evlerinden kovuluyor veya şehrin yalıtılmış bölgelerine sıkıştırılarak gettolarda yaşamaya zorlanıyor.
Heteronormativiteden, erkek egemenliğinden, ikili cinsiyet sisteminden ve yasaklardan beslenen iktidar kendi hayallerini kurmaya devam etsin. Biz, dayatılanın aksine hiç kimsenin, cinsiyet kimliği ve cinsel yöneliminden dolayı eşitsizliğe maruz bırakılmadığı bir dünyayı kazanmanın ancak örgütlü mücadelemizle mümkün olduğunu biliyoruz. Tüm bunları değiştirecek gücümüz, umudumuz var.
1. Nefret cinayetlerinde faillerin cezasızlık zırhıyla korunmasını engelleyeceğiz, yaşam hakkımızı koruyacağız
2. Devletin kamusal olarak sağlamakla yükümlü olduğu sağlık hakkımızı alacağız
3. Transların barınma hakkının türlü bahanelerle engellenmesinin önüne geçeceğiz
4. LGBTİQ+’ların istihdamının önündeki tüm engelleri kaldıracağız, işsizliğe ve yoksulluğa mahkum yaşamaktan kurtulacağız
5. İstanbul Sözleşmesi’ni, 6284 sayılı kanunu ve toplumsal cinsiyet eşitliğini koruyan tüm yasaları, uluslararası sözleşmeleri uygulatacağız
6. Anayasanın 10. maddesinde yer alan "Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir." hükmüne "cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği" ibaresini ekleteceğiz
7. “Genel ahlak” “aile yapısı” gibi muğlak kavramları gerekçe göstererek kendimizi ifade etmemizin engellenmesine karşı duracağız
8. Varoluşumuzu ikili cinsiyet sistemine ve heteronormativitenin dar kalıplarına sığdırmaya çalışan düzeni değiştireceğiz
Eşitsizlikleri, ayrımcılığı, yoksulluğu ve yasakları yerle bir etmek; sistematik şiddeti üreten bu düzeni tersine çevirmek için tüm LGBTİQ+’ları, LGBTIQ+ Meclisleri’yle birlikte Onur Yürüyüşü’nde buluşmaya çağırıyoruz.