Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Kadın Meclisleri'nin 8 Mart açıklamasını paylaşıyoruz.
***
Depremde on binlerin enkaz altında bırakılmasına karşı 2023’ün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü koca bir yıkım ve bir o kadar da mücadele ile karşılıyoruz. Depremin yıkıcılığı da kadın cinayetleri de kader değildir. Depremde ölümleri, kadına yönelik şiddeti ve kadın cinayetlerini durdurabiliriz.
6 Şubat’ta Maraş’ta meydana gelen depremlerin 10 ilde etkisi yaşanırken on binlerce kişi enkaz altında kaldı. Günlerce enkaz altından çıkarılmayı bekleyen halka beceriksizlikten başka bir şey sunamayan siyasi iktidar, halkın sesini duyurabildiği Twitter’ı yasaklayıp enkaz altında kurtarılmayı bekleyenlere ölmeden selalarını dinletti.
Depremde yaşanan bu yıkım rant hevesi uğruna, para sevdası uğruna milyonların canını hiçe sayanların yıkımıdır. Bu yıkımın esas sorumlusu beton ve rant sevdasına tutulmuş siyasi iktidar ve politikalarıdır. Emekçi halka reva gördükleriyse enkazda ya da soğuktan donarak ölmektir.
Nasıl ki koruma kararına rağmen devlet kadınları korumuyorsa, göçük altında kalan on binleri de aynı şekilde kurtarmadıklarına günlerce şahit olduk. Binlerce kadının yaşamak istediği, korunmak istediği gibi göçük altında kalanlar da günlerce seslerini duyurmaya, yaşamaya çalıştılar. Oysaki en başta depremde ölmeyeceğimiz dirençli binalar bilim ile mümkün. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması kadınların şiddetten korunması İstanbul Sözleşmesi ile mümkün.
Enkaz altındaki halkı ölüme terk edenler, yıkımdan kurtulanlara ise çadır ulaştıramadı. Siyasi iktidar depremle ilgili çarpık politikasının zirvesini depremden kurtulan insanlara bir çadırı bile ulaştıramayarak taçlandırmış oldu. Barınma herkes için hak olamadı kadınlar ve LGBTİQ+’lar için hiç olamadı. Olağan günde yaşanan eşitsizlik depremin ardından kendini ölümlerin sıradanlaşması ve şiddetin artmasıyla gösteriyor.
Deprem bölgesindeki çocukların sorumluluğunun cemaat ve tarikatlara bağlantılı kuruluşlara verildiği konuşuluyor. Aile Bakanlığı'nın açıklamaları ise hem çocuklarla hem de ilgili kurumlarla çelişiyor. İddiaların üzerinin kapatılmasına izin vermeyeceğiz. Çocuklar tarikat ve cemaatlere bırakılamaz, bu gidişle bakan o koltukta kalmaya devam edemez.
Yıllardır kadınlara erkek şiddetini, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini bir fıtratmış gibi anlattılar. 20 senedir depremler için hiçbir önlem almayanlar şimdi ise depremin yol açtığı ölümleri kader diye yutturmaya çalışıyorlar. Bu iktidarın politikalarının ölümcül sonuçlarını yaşamak zorunda değiliz.
Önümüzde seçim süreci var. Depremlerde bile ilk düşündüğü kendi iktidarı olanların her günü bizlere zarar o yüzden hiçbir şeyi zamana yaymaya gerek yok. Deprem bölgesindeki çocukları tarikatların eline bırakanları da, kadınları korumayıp İstanbul Sözleşmesi’nden imza çekenleri de derneğimize hukuksuzca kapatma davası açanları da çok iyi tanıyoruz. Bir kez daha söylüyoruz; sizin gücünüz bizi durdurmaya yetmez. Sizi göndereceğiz, eşit ve özgür bir yaşamı var edeceğiz.
Bizlere çizdikleri bu kaderi tam da şimdi yeni baştan örgütlü mücadelemizle yazabiliriz. Depremde ölümleri, kadına yönelik şiddeti ve kadın cinayetlerini mücadelemizde ancak durdurabiliriz. Şimdi bizi ölüme terk edenlerden hesap sorma vakti. Sen de bir adım at, formu doldur. Ülkenin dört bir yanında 8 Mart eylemlerinde Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu ve Kadın Meclisleri bayraklarını beraber dalgalandıralım, beraber hesap soralım.