Balıklı Meydanında Bir Stand

Gaziantep Kadın Meclisi'nin Eşitlikçi Feminizme yazdığı yazıdır.

***

Gaziantep Kadın Meclisi olarak size Balıklı Meydanı’ndaki standımızda geçen hiç unutamadığımız bir günümüzü anlatmak istiyoruz. Biz meydanda standımızı kurmaya koyulmuştuk. O sırada masanın önü 10-15 tane amca ile doldu. Kim bunlar? Ne asıyorlar? Okuyan okumayana söylesin; şaşkın, meraklı gözlerle bakıyorlardı. Biz ise 5 kadındık o gün meydanda.

Bildirimizi arkadaşımız okurken bir adam “Ne bu?” diye sordu. 8 Mart bildirisi dağıttığımızı söylediğimde “Siz 8 Mart’ınızı kutlayın.” dedi. “Biz kadınlar 8 Mart’ta ne yapacağımızı, nasıl kutlayacağımızı size sormuyoruz.” şeklinde cevap verdik. Israrla “Siz 8 Mart’ı kutlayın, ne erkek şiddeti diyorsunuz?” demeye devam ediyordu. “Bize 8 Mart’ta ne yapacağımızı, 8 Mart’ı nasıl kutlayacağımızı söyleyemezsiniz.” diye cevabımızı yineledik. Bizim yanımızda bu diyaloğa şahit olan bir diğer erkek “Abi buradan birçok erkek geçiyor, sadece sen takıldın erkek şiddetine. Neden?” diye sordu.

(İyi bari 8 Mart’ın kutlanılması anlaşılmış bu konu netleşmişti. 8 Mart’ı en azından herkes biliyordu.)

8 Mart’ın bizim için sadece kutlama gibi tek bir anlamı olmadığını aynı zamanda bir mücadele günü olduğunu belirttik. Konuşma sonra şöyle devam etti:

-Kadınlar erkekler tarafından öldürülüyor.

-Niye öldürülüyor?

-Kadın cinayeti verilerini tutanlar olarak söyleyelim. Kadınlar en çok kendi yaşamlarına dair karar alırken öldürülüyor.

-Nasıl karar alır ya kadınlar? Ben bir kocayım, nasıl karım kendisi karar alır? Ben kocayım, ben kocayım! (Diye söylenip durdu.)

-Kadınlar kendileri karar alabilir.

-Hayır efendim, alamaz. Soralım buradan dört kişiye.

İnanır mısınız, hızla koca meydanda dört kişiyi aramaya koyuldu. O erkeklik ve kocalık krizi yaşarken biz standımıza dönmüştük zaten. Dört kişi bulmaya girişmişken standımızı ve bizleri parmak göstererek bir şeyler anlatıyordu insanlara. “Ben erkeğim, ben kocayım, nasıl olur? Nasıl, nasıl?” ?? (Nasıl olduğunu biz anlatacağız birazdan.) “Yok mu benim gibi düşünen dört kişi? Bir şey kanıtlayacağım da…” Adam o köşe bu köşe derken meydanın dört bir yanını aynı şeyleri tekrarlayarak gezmişti.

Bu “Dört kişiye soralım.” aslında kendi gibi düşünen dört kişiyi bulmaktan öte bir şeydi. İnsanları bize karşı tahrik etmeye çalışıyordu. Bir arkadaşımız masanın olduğu yerden parmağını yukarı kaldırarak şunları dedi; “Beyefendi beyefendi bizi hedef göstermeyi, insanları provoke etmeyi bırakın. Bizim dediklerimizi yalan yanlış aktarmayı bırakın. Biz kadın cinayetlerini durdurmak için, kadına yönelik şiddeti durdurmak için bir araya gelmiş ve mücadele eden kişileriz. Biz kararlıyız.” Sonuç olarak o dört kişi bulunamadı.

O kişinin sorduğu nasıl sorusunun ve nasıl olduğunun cevabı bizlerdik. Kadınlar olarak birlikte neyi nasıl yapacağımızı bizler konuşuyor, planlıyor ve harekete geçiyoruz. Kendi hayatımıza dair kararları bizler alıyoruz. Her bir kadın da kendi hayatına dair işte böyle karar almak istiyor.

Bizler de diyoruz ki, gidelim şu Balıklı Maydanı’nda bildirilerimizi dağıtalım da herkes görsün. Kadınlar bizi görsün, bilsin ki asla yalnız yürümüyoruz. Örgütleniyoruz.