Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Kadın Meclisleri'nin 1 Eylül Dünya Barış Günü açıklamasını yayınlıyoruz.
Tarihin en eski eşitsizliği olan, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini yeryüzünden silmek için yıllardır mücadele ediyoruz. Her gün, bu eşitsizlikten doğan erkek egemenliğini geriletmek, kadınların eşit ve özgür yarınlarını var etmek için mücadele ediyoruz. Bu mücadeleyi, bugünün koşullarında verirken, böylesi bir eşitsizliği yalnızca kadınların yaşamadığını da biliyoruz. Tıpkı erkek egemenliğinin sonucu olan kadın cinayetleri gibi; savaşlar, ırkçılık, milliyetçilik, ayrımcılık politikaları da aynı şekilde ölüm ve yıkımdan başka hiçbir sonuç getirmiyor. Bugün dünyaya egemen olan düzen içerisinde yerleşmiş nice eşitsizlik asırlardır canlarımızı bu dünyadan koparıyor. Hiçbiri doğal ölüm değil, hiçbir eşitsizlik doğal bir sonuç değil. Yeryüzündeki tüm eşitsizliklerden kurtulmamız mümkün.
Dünyanın bir ucunda yaşayan bir ulusun, bir diğer ucunda yaşayana düşman ilan edildiği bir düzen içinde yaşıyoruz. Bu düzenin bugünkü egemenleri, başka ülkelere her gün yeni savaşlar açıyorlar, kendi ülkelerinde yaşayan halkları birbirlerine düşman ediyorlar. Bu savaşların hepsi, yönetenlerin çıkarlarını ilgilendiriyor. Bizlerin, yani eşitsizliğe maruz bırakılan tüm kesimlerin bu savaşlardan tek bir çıkarı yoktur. Sorduğunuzda her birinin nice bahanesi var. Ekonomik, siyasi, etnik, dini referanslarla savaşları meşru göstermeye çalışıyorlar. Ama hiç kimsenin reddedemeyeceği evrensel bir ilke var ve her birinin anayasasında da o ilke yazıyor: O ilke “herkes barış içinde yaşama hakkına” sahiptir. İşte bizlerin temel alacağı tek ilke budur. Hiçbir bahane dünyadaki eşitsizlikleri kabul etmemize sebep olamaz.
Savaşlar insanlar için bombaların altında, tankların gölgesinde, roket sesinin yankısında, namlunun ucunda tehdit altında yaşamaya çalışmak demek. Savaş telafisi olmayan koca bir yıkım demek. Savaşlarda milyonlarca insan evlerini terk edip kitleler halinde başka bölgelere göç etmek zorunda kalıyor. Böylesi savaşlardan en çok zarar görenler kadınlar, LGBTİQ+’lar ve çocuklar oluyor. Erkek egemen kapitalist düzende tecavüz savaşın silahlarından biri oluyor. Kadınlar ve çocuklar istismar ediliyor, köleleştiriliyor. Çocuklar öldürülüyor, hayvanlar yaşam alanlarını kaybediyor. Çalışmak, eğitim almak ve yaşamın kendisi bir imkansızlık haline geliyor. Savaşta kadına yönelik şiddet sadece “düşman” taraftan da gelmiyor. Ölümlerin bu kadar sıradanlaştığı, şiddetin arttığı dönemlerde şiddet ve kadın cinayetleri de artıyor. Tüm bunlar birer hikaye değil, her gün başka bir bahane ile dünyanın farklı bir yerinde önümüze gelen savaşın gerçekleri. İşte bu gerçeklerin karşısına koyulabilecek hiçbir “ama, fakat” yoktur.
Savaşa karşı mücadele etmemiz, emperyalist savaş politikalarına karşı çıkmamız hayatidir. Bugünlerde Afganistan’da neler olduğunu görüyoruz, Orta Doğu ülkelerinin nasıl yıkıma sürüklendiğini görüyoruz. Ülkemizde de halkları birbirine düşman etmeyi hedefleyen yaklaşımların nelere mal olduğunu da biliyoruz. Tüm bunlara bağlı olarak, kadınların, LGBTİQ+’ların, ayrımcılıktan uzak eşit ve özgür yaşaması ancak barış koşullarında mümkün. Çocukların bir geleceğinin olması için barış gerekir. Bu yüzden savaşın değil barışın, ölümün değil yaşamın kazanması için dünyanın her yerinde aynı kaderi yaşayanlarla mücadelemiz bir. Değiştireceğiz. Tüm eşitsizlikleri yeryüzünden sileceğiz.