Türkiye’de halihazırda milyonlarca işçi ve emekçinin maruz kaldığı kötü koşullar pandemi sürecinde daha da derinleşti. Yoksullaşma, işsizlik arttı. Bunlara karşın patronların kârları, emekçilerin kazandıkları paranın aksine arttıkça arttı. İktidarın aldığı sözde önlemler işçiden değil, sermaye sahiplerinden yana oldu. İşten atmayı yasaklayarak alınan sözde önlemler karşısında patronlar ücretsiz izne çıkarma ve Kod-29’la işten atmaya sığındı. Ücretsiz izne çıkarılan işçiler işten çıkarılmadığı için ne işsizlik maaşı alabildi ne de tazminat. Bu nedenle pandemi tedbiri gibi anlatılan “işten çıkarma yasağı” aslında patronlara yaradı.
İş kanununda “İşçinin ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı hareket etmesi” olarak düzenlenen Kod-29 öne sürülerek işten atılan işçilerde de durum aynıydı. Kıdem tazminatı alamadılar ve işsizlik ödeneğinden yararlanamadılar. Başka işyerinde çalışmak istediklerinde önleri kesildi. Pandemide işten çıkarmalar yasaklandığı için patronlar işçileri Kod-29 dışında herhangi bir nedenle işten çıkaramadılar. Bu nedenle ortada ahlak dışı bir durum olmamasına rağmen işçileri işten çıkarmak için Kod-29’u öne sürdüler. İşçilerden değil patronlardan yana olan bu düzen karşısında işçiler seslerini çıkarsalar da iktidar işçilere kulak vermemeye devam etti.
İşten çıkarılmayan işçi ve emekçiler ise işyerlerinde pandemi önlemlerinin alınmadığı koşullarda çalışmaya mahkum edildi. Her an yaşanan çeşitli hak gasplarının karşısında sendikalaşma engellenmeye çalışıldı. Sendikalılaştığı için işten çıkarılanlar oldu ve her geçen gün olmaya devam ediyor. Oysa sendikalı olmak anayasal bir haktır. Bu hakkı kullanan işçiler işten çıkarılırken sermayeden yana olan siyasi iktidar da buna göz yumuyor.
İşçiler böylesi sorunlar yaşarken 24 Ekim’de Kartal’da düzenlenecek İşçi Emekçi Mitingi çok önemli. Yaşanan onlarca sorun olabilir. Ama bu sorunları düzeltebilecek, örgütlenince bu düzeni değiştirebilecek emekçiler var. Bu yüzden işçilerin siyasetlerini üretecekleri örgütlere, kendi sözlerini söyleyecekleri böyle mitinglere ihtiyaç var. İşçi Emekçi Mitingi işçilerin, emekçilerin kürsüsünü kurma hedefiyle hareket ediyor. Bu mitingde işçilerin sorunlara karşı çözüm de getirebildiklerini göreceğiz. Örgütlenince birçok şeyi değiştirebileceklerini göreceğiz.
Konuya bir de kadınlar açısından bakalım. Pandemi koşullarından en çok etkilenen de işçi ve emekçi kadınlar oldu. Evde kalınan dönemde kadınların ev içindeki iş yükü arttığı gibi kadına yönelik şiddet de arttı. İşe dönülen dönemde de hak ihlallerine en çok kadınlar uğradı. İlk işten çıkarılanlar işçi kadınlardı. İşyerlerinde türlü tacizler ve baskılara maruz kalanlar da. Kadınlar her gün hayatları ve özgürlüğü için mücadele ediyor. İşyerlerinde de patronların sömürüsüne karşı mücadele ediyor. Kadınların büyük çoğunluğu işçi sınıfının bir parçası. Bu yüzden işçilerin yaşadıkları tüm bu sorunlar kadınlardan bağımsız değil. Haklarımızı, hayatlarımızı, eşitliği ve özgürlüklerimizi kazanmak, erkek egemenliğini ve sömürü düzenini yıkmaktan geçiyor.
Eşitlikçi feminizm; işçilerin yaşadığı sorunları, kadınların sorunlarından bağımsız görmez. Dünyanın yarısı olduğumuz gibi, işçi sınıfının da yarısıyız ve öznesiyiz. Sadece erkek egemenliğini değil, tüm eşitsizlikleri ortadan kaldırmayı hedef olarak koyuyoruz. İşçi Kadın Meclisleri bu nedenle bu mitingde kortejini kuracak.
Bu kapitalist sömürü düzeni karşısında işçiler ve emekçiler kendi siyasetini üretmeli, örgütlenmeye devam etmeli. İşyerlerinde, fabrikalarda, atölyelerde hakları için mücadele eden tüm işçi kadınlarla birlikte 24 Ekim Pazar günü saat 15:00’te Kartal Meydanı’ndayız. Gelin İşçi Emekçi Mitingi’nde İşçi Kadın Meclisleri kortejimizde buluşalım.