Kadınları Değil Yoksulluğu Durdurun!

“Vur tencere tavaya,
Gel eşit özgür olmaya.
Yeter, evde erkeğin şiddeti,
Yeter, işte patron sömürüsü,
Şimdi kadınlar söyler son sözü:
Hep beraber!
Ayağa kalk!
Vur, tencere tavaya,
Para yok, iş yok, dökülürüz sokağa.
Gel, eşit özgür olmaya,
Birlikte yürüyelim, yalnız yürüme asla.
Asla yalnız yürümeyeceksin!”

Geçtiğimiz günlerde İstanbul Kadıköy’de Kadın Meclisleri olarak tencerelerimizle, tavalarımızla, faturalarımızla “Krize Karşı Danslı Protesto”muzu gerçekleştirdik. Fakat daha alana girmeden polis, bizleri ekonomik krizin bir sembolü olan tencerelerle alana almayacaklarını söyledi. Bunun gerekçesi olarak da tencere tavaların “yaralayıcı alet” olmasını bahane etti.

Konuyu biraz daha geriden ele alalım. Türkiye’de ekonomik krizin geldiği nokta ortada. Aldığımız maaşlar daha cebimizdeyken eriyor. Krizin yakıcılığı artık tencere tavalarda yemeklerin kaynatılamadığı bir noktaya geldi. Tabloda görünen tek mesele kriz de değil. Her gün ülkenin dört bir yanından işçi direnişlerinin haberlerini alıyoruz. Kârına kâr katan patronların, mesele işçilerin maaşına gelince ne kadar “tasarruflu” olduklarını görüyoruz. Bunun karşısında işçiler, patronların dayatmaya çalıştığı düşük zamlara karşı örgütleniyor.

Konuyu kadınlar açısından ele aldığımızda ise bu tabloya pek çok etmen daha ekleniyor. Krizin, yoksulluğun, işsizliğin, patronların sözüm ona zamlarının etkilerinin yanında bir de şiddet unsuru devreye giriyor. Evde erkeğin şiddetine, işte patronun sömürüsüne maruz kalıyoruz.

Tüm bunlar yaşanırken, elbette kadınların da söyleyecek sözü vardı. Fakat yetkililer, “yaralayıcı alet” olarak bahane ettikleri tencere tavalarımızı alana almayınca protestomuzu alanın dışında gerçekleştirdik. Tencere tavaları bırakıp içeri girmek istediğimizde de, slogan atarak yürümek istediğimizde de polis engeliyle karşılaştık. Kolluk kuvvetleri bizim tencerelerimize yaralayıcı alet diyor. Fakat her gün ateşli silah ve kesici aletle öldürülen kadınlar söz konusuyken aynı kolluk kuvvetlerini erkek şiddetinin karşısında bir engel olarak göremiyoruz. Krizin ise tüm gerçekliği ortadayken bahsinin dahi geçmesini istemeyen yetkililer, kadınların anayasal hakkına engel oluyor. Yaptıkları anonsta “Hukuka aykırı eylem yapıyorsunuz.” diyen polise soruyoruz: Kadınların anayasa tarafından verilen protesto hakkını kullanması mı aykırı, yetkililerin keyfi şekilde çıkarları doğrultusunda kadınlara engel olması mı?

Yetkililer direnen işçilerin, kadınların, LGBTİQ+ların karşısına dikileceğine; patronların, katillerin, şiddet faillerinin karşısına dikilsin. Tüm eşitsizlikleri yıkana kadar mücadeleden geri durmayacağız.