Kadınların Seçimi 6284 -2

Nelere Rağmen 6284 tartışılıyor?
46 defa şikayette bulunup defalarca koruma kararı çıkarttıran ve sokak ortasında öldürülen Ayşe Tuğba Arslan’a rağmen,
Defalarca suç duyurusunda bulunup koruma kararı olduğu halde öldürülen ve katili hala yakalanmamış olan Ezgi Zerkin’e rağmen,
35 defa şikayette bulunulduğu halde, daha önce 5 defa kaçıran erkeğin hem de evine girerek öldürdüğü 16 yaşındaki Beyza Doğan’a rağmen,
Koruma kararı çıkarmaya yetkisi olan karakola başvurduğu halde yetkililerin görevlerini yapmayıp “Adliye’ye git” deyip gönderdiği Emine Bulut’a rağmen,
Bu ülkede koruma kararı olduğu halde korunmayan yüzlerce kadına rağmen, bu kanunun tartışmaya açılıyor olması, bunun bir pazarlık haline getirilmesi en hafif ifadeyle katillere yardım ve yataklıktır.

Kadınlar eşitlikte ve özgürlükte ittifak, seçimimiz yaşam olacak.
6284 sayılı kanun bir önleme ve koruma kanunu. Bir tür uygulama kanunu. Yani önlenebilir bir olgu olan şiddeti önlemek ve şiddet mağdurunu korumak üzere devlet kurumlarını uygulamaya geçiren bir kanun. Pratikte kadınların can simidi yani...

Yakın zamanda yaşadığımız depremde değil günlerin, saatlerin; dakikaların hatta saniyelerin bir hayat için ne kadar kıymetli olduğunu hep birlikte gördük.

Enkaz başında arama kurtarma yapan ekiplerinin, gönüllülerin bir canlı sesi duyabilmek, bir kişiyi daha o enkazdan sağ olarak çıkarmak için nasıl titizlikle çalıştıklarını gördük. Kurtarma ekipleri bir ses duyma umuduyla enkaz başındaki her sesi susturur. Enkaz başında nefesler dahi tutulur. Yardım isteyen bir sese tek kulak kesilir herkes. Bir kişiyi daha ölümün elinden alıp yaşama çekmek için…

6284 sayılı kanunun uygulamaları da, “şiddet enkazı” altında kalan kadınların “Sesimi Duyan var mı?” çığlığı aslında. Şiddete uğradığını söyleyen, 6284’ün uygulanmasını talep eden her kadın enkaz altında sesini duyurmaya çalışan bir depremzede gibi işte. Korumadıkları her kadın, görevlerini yapmak yerine eve gönderdikleri her kadın enkaz altında terkedilen bir can aslında. Yetkililerin görevlerini yapmaması, bir arama kurtarma ekibinin enkazın içinden ses duyup da tasını tarağını toplayıp oradan uzaklaşması gibi… 6284 sayılı kanunu tartışmaya açmak zar zor sesini duyurmaya çalışan kadınların elinden yaşam hakkını almaktır.
Deprem bölgesinde nasıl tek yürek olduysak, kadınların can simidi 6284’ü korumak için de öyle mücadele etmek zorundayız. Bir kadın daha şiddet enkazı altında yitip gitmesin diye… İttifak pazarlıklarına malzeme ettikleri kadınların yaşam hakları için, şimdi kadınların tek bir cevabı var: Kadınların Seçimi 6284!


Kırmızı çizgi değil, yaşam mücadelesi…

Yapılan kirli ittifaklarla birlikte aynılar aynı yerde oldular. Bu aynıları hep birlikte göndereceğimizi anladıkça daha pervasızca haklarımıza saldırıyorlar. Aynı yolu yürüdükleri ve aslında zihniyet olara pek de kendilerinden farklı olmayan yol arkadaşlarını bile linçler hale geldiler. Aleni şekilde adının bir kısmı “Kadına Karşı Şiddeti Önleme” olan yasaya savaş açtılar. Derneğimizin Genel Sekreteri Fidan Ataselim’in dediği gibi “Savaş var, savaş”. Öyle gizli gizli değil, kadınların yaşam haklarına karşı açılmış aleni bir savaş.

Kadınlar için yaşam hakkı demek olan bu yasanın uygulanması için yıllardır adliyelerde, sokaklarda, meydanlarda mücadele veren bizler ne 6284’ten ne de İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçiyoruz. İkisinin de etkin uygulanması için engel olanları, olmaya teşne olanları topyekün göndereceğiz. Bu mesele can meselesi, hayat meselesi… Kadınlar canları pahasına kanuna, haklarına sahip çıkıyorlar. Adliye adliye, karakol karakol şiddete uğrayan kadınlarla birlikte 6284 uygulansın diye mücadele veriyoruz. Hukuzsuz açılan kapatma davasına rağmen Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği olarak mücadelemizden vazgeçmiyoruz.