Çocukların Peşindeyiz

Depremde yaşanan ölümlerin ve büyük yıkımın etkileri sürerken bir yandan da hayatta kalanlarla ilgili hala çözülemeyen pek çok sorunla karşı karşıyayız. Yıllardır kadın kurtuluş mücadelesini yürütenler olarak çok yönlü sorunların karşısında çok yönlü mücadele biçimleri geliştirmek gerektiğini de en iyi bilenlerdeniz. Dikkatimiz, gözümüz, kulağımız açık.

Karşımıza çıkan konuların en önemlilerinden biri depremzede çocuklara ne olduğu veya ne olacağı. Hepimiz görüyoruz ki barınma başlı başına bir mesele. Depremden etkilenen halkımız çadır bulamıyor. Kadınlar ve LGBTİQ+’lar var olan çadırlara bile yaklaşamıyorken bu süreçte bir de çocuklara ne olduğu konusu var. Depremde ebeveynleri yaşamını yitiren veya kimliği henüz tespit edilememiş veya ebeveynleri hayatta olsa dahi bakım veremeyecek durumda olan çocuklara ne olduğuyla ilgili bir dizi tartışma önümüze geliyor.

Önce Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın depremden etkilenen çocuklar için e-devletten koruyucu aile başvurusu yapılabileceği açıklaması tartışma yarattı. Çünkü evlat edinme, koruyucu aile olma süreçleri öyle hemen hayata geçebilen süreçler değil. Koruma altındaki çocuklar ancak aylar süren incelemeler sonucunda evlat edinme ya da koruyucu ailelik yöntemleri ile kişilerin yanına yerleştirilebiliyor. Bu gerçek ortadayken bakanlığın sanki depremden etkilenen çocuklar, e-devletten başvuran kişilere hemen verilecekmiş izlenimi yaratan açıklaması elbette tepki çekti. Daha sonra bunun böyle olmadığını, çocukların önce devlet koruması altına alınacağını açıklamak zorunda kaldılar. Ancak bununla da bitmedi. Bu kez de çocukların çeşitli cemaatlere ait vakıflara, evlere gönderildiği haberlerini duymaya başladık. Yetkililer bunu yalanlamaya çalışsa da birçok çelişkili açıklama var. Depremin ardından günlerce gelmeyen yardımlar hakkında bile gerçek dışı ifadelerde bulunanların bu çelişkili açıklamaları elbette güven uyandırmıyor.

Güvensizliğimiz yersiz değil. Diyanet tamamen hukuk dışı olduğu halde evlatlık çocukla evlenilebileceğini söylemedi mi? Daha çok yakın zamanda 6 yaşındaki çocukların cemaatlerde nasıl “evlilik” adı altında yıllarca istismara maruz bırakıldığını da unutmadık. Tüm bu koşullarda çocuklara ne olacağı tabi ki hepimiz için endişe konusu. Üstelik ortada ciddi anlamda şüpheler var. Örneğin Sakarya’da İsmailağa cemaatine ait olduğu söylenen bir vakfa depremden etkilenen 9 çocuğun yerleştirildiği, bunun da Diyanet tarafından yapıldığı haberini müftü doğruladı. Üstelik böyle daha fazla çocuğun olduğunu da söyledi. İstanbul’da tarikatlara yakınlığıyla bildiğimiz İHH’ya ait bir eve 20 çocuğun getirildiği haberini de Aile Bakanlığından yetkililer doğruladı. Tepkiler üzerine çocukların annelerinin de yanlarında olduğunu söylediler. Oysa aynı bakanlık bu açıklamasından birkaç gün önce depremzede çocukların hiçbir derneğe, vakfa verilmediğini bakanlık tarafından koruma altına alındığını söylemişti. Hal böyle iken elbette hiçbirine güvenmeyeceğiz ve çocuklara ne olduğunun peşine düşeceğiz.

Günlerdir çocuklarını arayan insanların kayıp ilanları önümüze düşüyor. Bu çocukların yakınlarından şu sözleri defalarca duyuyoruz: “Enkazdan sağ çıkarıldı, hastanelerde, hiçbir yerde kaydını bulamıyorum.” Bu çocuklar nerede? Çeşitli tarikatlara, cemaatlere “emanet edildiği” iddia edilen çocukların derhal bulunması gerekiyor. Aile Bakanlığı her fırsatta çocuklardan sorumlu olduğunu söylemiyor mu? Buna rağmen çocuklara ne olduğunu ortaya çıkarmayan bakan, koltuğunda oturmaya devam edemez.

Hani diyorlar ya “siyaset yapmanın zamanı değil” diye. İşte tam da şimdi bu çocuklara ne olduğunun hesabını sormazsak o çocuklar için uğrunda mücadele edeceğimiz bir gelecek de olmayacak. O yüzden siyaset yapmanın tam zamanı. Kadın cinayetlerinden her bahsettiğimizde siyasi iktidarı karalamak için bunu gündem ettiğimizi söyleyenler, şimdi de çocukların hesabını sorduğumuzda aynı şeyleri söylüyor. Bunları not ettiklerini de ekliyorlar. Çocukları hiçbir cemaate, tarikata, Diyanet’e bırakmadan, istismara açık hale getirmeden o çocuklara ne olduğunun hesabını sormaya devam edeceğiz. Hiçbir çocuğun, hiçbir kadının yararına sürdürmediğiniz o siyasi iktidarınız da çocuklara ne olduğunu açığa çıkarmak zorunda kalacak. İstediğiniz yere not edin.