Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneğimize “kanuna ve ahlaka aykırı faaliyet yürütme” iddiasıyla açılan hukuksuz fesih davasının ilk duruşması görüldü. 1 Haziran İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde görülen duruşmaya onlarca ilden üyelerimiz geldi. Derneği savunmak için 36 farklı barodan 280 avukat yetki belgesi verdi. Dava öncesinde yüzlerce kadın, LGBTİQ+ ve kurum adliye önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Öldürülen kadınların yakınları ve davasını takip ettiğimiz kadınlar hem İstanbul’dan hem de başka illerden duruşmaya katılım sağladılar.
"Derneğimizin Kapatılması Kadınların Yaşam Hakkına Müdahaledir"
Duruşma, platform temsilcilerimizin ve avukatlarımızın yaptığı konuşmalarla başladı.
Platformumuzun Genel Temsilcisi Gülsüm Kav, mücadelemizin nasıl ve neden başladığını, bugünkü halini nasıl aldığını şöyle anlattı: "2009 yılı sonunda Münevver Karabulut cinayeti sonrası yaşananlar toplumu çok etkilemişti. Ailenin yanına giderek onları yalnız bırakmamak istedik. O günden bugüne ‘Asla yalnız yürümeyeceksin’ diyoruz. Bu süreçte bir hakimin, tüzel kişiliğimiz olmadığı gerekçesiyle Karabulut davasına müdahillik talebimizi reddetmesi üzerine öldürülen kadınların aileleri ile birlikte tüzel kişiliğimiz olan derneğimizi kurduk. Bizim amacımız kadınların cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğinden dolayı ayrımcılığa uğramasını, annelerin çocuklarının gözü önünde öldürülmesini önlemek için elimizden geleni yapmak. Derneğin kapatılması, tüm kadınların yaşam hakkına müdahaledir.”
Platformumuzun Genel Sekreteri Fidan Ataselim, platformumuzun kadın cinayetlerine ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin her türüne karşı yürüttüğü çok boyutlu mücadeleyi anlattı: "Bizler 2010 yılından bu yana kadın cinayetleri verileri raporluyoruz. Amacı başvurduğumuz tüm bakanlıkların bizde veri yok cevabıdır. Veri kaynaklarımız, ailelerdir. 6284 sayılı yasanın yapım sürecinde de bizzat bulunmuş olan bir dernek olarak çok deneyim sahibi olduğumuzdan, bu deneyimleri paylaşıyoruz. Toplum bir bütün. Bizler de eşit yurttaşlar olarak kadın cinayetlerini, kadına karşı şiddeti önlemek için çalışıyoruz. Üniversitelere, hastanelere, fabrikalara, barolara davet edilerek 6284 anlatıyoruz. Yol gösteriyor, tavsiyede bulunuyoruz. Kadınlar bir engelle karşılaştığında bize 7/24 ulaşabileceğini biliyor. Telefon hattımızdan kadınların başvurularını karşılıyoruz. Gerekirse kadınların yanında karakola gidiyoruz. ŞÖNİM’ler işlerlik kazansın diye mücadele ediyoruz. KADES eğitimleri veriyoruz. Takip ettiğimiz dosyalarda bu haksız uygulamaların azaldığını da görüyoruz. Bütün toplum bizim faaliyetlerimizi tanıyor. Bu davayı ve davaya konu edilen gerekçeyi kabul etmiyoruz.”
Temsilcilerimizin ardından platform avukatları konuştu. Avukatlardan Rukiye Leyla Süren, Tuba Torun, Esin Yeşilırmak ve İpek Bozkurt davadaki hukuksuzlukları teker teker anlattılar.
Avukatımız Rukiye Leyla Süren, yaptığı konuşmada yargıyı kadın cinayetlerini durdurmak için görevini yapmaya çağırdı: "Keşke biz kadın cinayetlerinde, şüpheli kadın ölümlerinde adalet için bu kadar uğraşırken, savcılık bizle uğraşacağına bu dosyalarda bize yardımcı olsaydı. Adil yargılanma ilkesi ihlal edildiği gibi davanamede ne ile suçlandığımız belli değildir. Neyle suçlandığımızı bilmediğimiz için savunma da yapamıyoruz ve adil yargılanma hakkımız ihlal ediliyor."
Avukatlarımızdan Tuba Torun, derneğimize açılan davanın hukuksuz olduğunu vurguladı: “Yöneticilerin ve dernek üyelerinin faaliyetleri yönünden hukuka aykırı deliller toplanmıştır. Bu dosyada görüyoruz ki dernekler kanununda geçmeyen suçlar hakkında, bırakın mahkumiyeti takipsizlik kayıtları mevcuttur. Hukuka aykırı deliller hükme esas alınamaz. Bu delillerin dosyadan çıkarılmasını talep ediyoruz."
Avukatlarımızdan Esin Yeşilırmak, derneğimize yönelik suçlamaların muğlak ve tutarsız olduğunun altını çizdi: "Kutsal aile yapısına zarar verdiğimiz iddia ediliyor. Oysa sadece geçtiğimiz ay 24 kadının evlerinde, yani aile içinde öldürüldüğünü görüyoruz. Aile yapısına zarar verenin biz olmadığımız buradan görülmektedir. 6284 gereği gibi uygulanmadığı için adli merciler ve bakanlıklar, idari mercilerle birlikte çalışan bir dernek olarak, kanuna aykırı iş yaptığımızdan bahsedilemez."
Avukatlarımızdan İpek Bozkurt, derneğe açılan davanın kadınların temel haklarına yönelik ihlallerin önünü açtığını belirtti: “Bizler Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 14. Maddeyi çok iyi biliyoruz. Çünkü bu madde ayrımcılık yasağını düzenliyor. Bu derneği kapatmaya çalışmak, kadınların güvencesini kaldırmaya çalışmaktır, biz kadınların yaşamasını istemiyoruz demektir."
Öldürülen Kadınların Yakınları Davaya Müdahil Olmak İstedi
Duruşma, derneğin kurucusu olan öldürülen kadınların yakınlarının konuşmalarıyla Türkiye gündemine oturdu. Davaya katılan yakınlar hem platform ile birlikte mücadele ettikleri süreçte yaşadıklarını, hem de platformun kapatılmasına neden karşı çıkarak davaya müdahil olmak istediklerini anlattı.
Muhterem Göçmen’in kardeşi Çiğdem Kuzey, Aysun Yıldırım’ın annesi Hüsniye Yıldırım, Helin Palandöken’in babası Nihat Palandöken, Ceyda Yüksel’in annesi Filiz Demiral, Şebnem Köker’in babası Abdullah Köker, Yağmur Önüt’ün annesi Sevgi Gülseren ve boşanma aşamasında olduğu erkek tarafından 16 yerinden bıçaklanan Öznur Gülbaş tek tek söz alarak derneğin kapatılmasını istemediklerini belirtti.
“Kadınlar Öldürülürken Ahlak Neredeydi?”
2013 yılında, koruma altında olmasına rağmen, evli olduğu erkek tarafından öldürülen Muhterem Göçmen’in ablası Çiğdem Kuzey, duruşmada söz alarak “Bu davayı görünce şok oldum, çünkü kimsenin ahlaka aykırı eylemi yok, tek amaçları bizlere yardım etmek, kadınların ölmesini engellemek. Benim en acılı günümde duruşmada beni teskin eden, acını anlıyoruz ama adalete saygılı ol diyen de onlardı.” şeklinde konuştu.
Şüpheli şekilde yaşamını yitiren Aysun Yıldırım’ın annesi Hüsniye Yıldırım: “Platform avukatları tek tek inceleyip mücadele etmeseydi davamız açılmayacaktı. Biz bu Platform’a tutunduk. Bu dernek kapatılırsa biz kime tutunacağız? Bize devlet sahip çıkmadı, dernek sahip çıktı.” dedi.
Helin Palandöken’in babası Nihat Palandöken: “Bu derneğe ahlaka aykırı diyorlar, kadınlar öldürülüyor, dövülüyor, vuruluyor, o zaman ahlak neredeydi?” diyerek tutarsızlığı gözler önüne serdi.
Boşanmak istediği erkek tarafından kasten öldürülmeye teşebbüs edilen Öznur Gülbaş: “Boşanmaya çalışırken eşim çocuğumu kaçırdı, devletten yardım istedim, devlet yardım etmedi. Ben bu platformda özneyim. Şiddete karşı sıfır tolerans sözünün göz önünde bulundurularak derneğin kapatılmamasını istiyorum.” diyerek bizlerle birlikte mücadele ettiğini anlattı.
Yüksekten düşerek şüpheli şekilde hayatını kaybeden Şebnem Köker’in babası Abdullah Köker: “Olay yeri savcısı olay yerine gitmeden cesedi kaldırdılar, basından sakladılar, intihar dediler. Ne zaman Platform bana omuz verdi, o zaman bu olay cinayet davası oldu.” dedi.
Yağmur Önüt’ün annesi Sevgi Gülseren: “Bizim ifadelerimiz bile alınmadan dosya kapatılırken, bu platformun gönüllü avukatları sayesinde kızımın katili hapse atıldı.” diyerek birlikte nasıl bir adalet mücadelesi yürüttüğümüze dikkat çekti.
İzmir’de davası görülen Ceyda Yüksel’in annesi Filiz Demirel: “Kadınlar öldürülüyor, kadınlara tecavüz ediliyor, kadınları yüksekten aşağı atıyorlar bu ahlaksızlık olmuyor da platform mu ahlaksız oluyor?” dedi.
Mahkeme, yakınların müdahillik taleplerini reddetti.
Barolar ve Derneklerin de Müdahillik Talebi Reddedildi
İstanbul Barosu, TÜBAKKOM, Gaziantep Barosu, Ankara Barosu KHM ve LGBTİQ+ Merkezi, Eskişehir Barosu, İzmir Barosu, Diyarbakır Barosu, Tekirdağ Barosu, Kocaeli Barosu, Kırklareli Barosu, Adıyaman Barosu ve Önce Kadınlar ve Çocuklar Derneği de davaya müdahillik talebinde bulundu.
Kurumların müdahillik talebi de mahkeme tarafından reddedildi.
Çağlayan Adliyesi Yüzlerce Kadının Sesiyle Yankılandı
Duruşma öncesi ve sonrası yaptığımız basın açıklamalarında da kuruluşundan bugüne platformun içerisinde yer alan yakınlar, platforma yönelik “ahlaksızlık” suçlamasının neden kadın katillerine yöneltilmediğini sorarken, platformla birlikte mücadele etmeye devam edeceklerini söylediler.
Eskişehir’den duruşmaya gelen Ayşe Tuba Arslan’ın annesi Meral Sondikme: “Bize çok destek oldular. Kapatılmalarını değil desteklenmelerini istiyoruz.” dedi.
Koruma altındayken “Bütün polisler Gezi’de.” denilerek korunmayan Muhterem Evcil, Gezi’nin yıldönümünde adliye önünde anıldı. Kardeşi Çiğdem Kuzey: “Unutmasınlar bir Muhterem kaybettim, binlerce kardeş kazandım. Ben kardeşlerimi onlara yedirmem.” diyerek mahkeme heyetine seslendi.
Aysun Yıldırım’ın annesi Hüsniye Yıldırım duruşma çıkışı aldığı sözde “Onlar benim için ellerinden gelenin fazlasını yaptılar. Ben de her mahkemede, her davada yanlarındayım.” dedi.
Çorum’dan davaya gelen Aslıhan Dal’ın annesi Sevgi Dal: “Bu dava bizim davamız oldu. Şimdiye kadar onlar hep benim yanımda oldu, şimdi ben onların yanındayım.” dedi.
Şüpheli şekilde yaşamını yitiren Eda Küçükbaltacıların annesi Nurhayat Küçükbaltacılar: “Bizi yalnız bırakmayanları asla yalnız bırakmayacağız.” diyerek sonuna kadar destek olacağını belirtti.
Şule Çet’in babası İsmail Çet: “Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun kapatılmasına gönlüm razı değil. Onların her zaman yanındayım.” dedi.
Polis kapıdayken öldürülen Deniz Aktaş’ın annesi Figen Yetişkin: “Bizim platformumuzu kapatamayacaklar, güçleri yetmeyecek. Çünkü biz onlardan daha güçlüyüz.” dedi.
Yağmur Önüt’ün annesi Sevgi Gülseren: “Biz aileler bu platformun kapatılmasını engelleriz.” diyerek bu hukuksuz davayı durduracaklarını dile getirdi.
İzmir’den davaya gelen Şebnem Köker’in babası Abdullah Köker: “Kızımın katili bir senedir müebbet hapis istenirken dışarıda ve bu adamın dışarda olması benim ailemin düzenini bozuyor. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu değil. Ahlak dersi verenler önce adaleti yerine getirsinler.” dedi.
Eskişehir’den davaya gelen davasını takip ettiğimiz Öznur Gülbaş: “Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu asla yalnız değil.” dedi.
Davasını takip ettiğimiz Dilan Aras: “Adliye koridorlarında şiddete maruz kaldım. Bu dönemde sadece Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu yanımdaydı.” dedi.
Duruşmada öldürülen kadınların yakınlarından Hatice Senem’in babası Hüseyin Kurban, Nevbahar Sayın’ın annesi Hande Sayın, Özgecan Aslan’ın kuzeni Karanfil Aslan, Asiye Atalay’ın kardeşi Kübra Atalay Akbulut da aramızdaydı. Davasını takip ettiğimiz kadınlardan Münevver Kızıl, Nurtaç Canan, Şilan Narman da bizimle birlikteydi. Hep birlikte davamızı sahiplendiklerini, yanımızda olduklarını belirttiler.
Dava 5 Ekim’e Ertelendi
Derneğimize açılan hukuksuz kapatma davası 5 Ekim saat 10.00’a ertelendi. Mahkeme, hukuka aykırı olarak dosyaya giren dernek yöneticileri hakkındaki tüm soruşturma ve kovuşturma dosyalarının getirilmesine karar verdi.