1 Haziran günü; Çağlayan’da Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği’nin kapatma davası görüldüğü sırada Cumhurbaşkanı, milyonlarca yurttaşa “Bunlar çürük, bunlar sürtük.” dedi. “Ahlaka aykırı” faaliyet yürütmekle suçlanan derneği öldürülen kadınların aileleri savunurken; mücadele edenler bir kez daha ülkenin Cumhurbaşkanı tarafından ahlaksız olarak yaftalandı. Şaşırmıyoruz. Ama bu aralar her zamankinden sık ahlaksız oluyoruz (!). Kadın cinayetlerini durdurma mücadelesi yürütenler de, şarkı söyleyen kadınlar da, eşitsizliklere karşı mücadele edenler de ahlaksız oluveriyor.
“Sürtük” olarak nitelenenler ise Gezi direnişine katılanlar, direnişi destekleyenler. Gezi direnişinin 9. yılında hâlâ korkuyla Gezi’yi anıyorlar. Gezi bitmiyor, her direnişte, her Taksim lafı geçtiğinde tir tir titriyorlar. Gezi direnişine katılanlara bu zamana kadar da demedikleri kalmamıştı. Çapulcu dediler, sahiplendik. Ahlaksız dediler. Terörist dediler. Şimdi de sürtük ve çürük oldu direnenler. Cumhurbaşkanı 9 yılın ardından hâlâ Gezi direnişini aşağılamaya çalışıyor, etkisiz kılmaya çabalıyor. Gezi’nin yeniden canlanmasından korkuyor. İşte onların bu korkusunu, bu debelenmesini onur nişanesi olarak taşıyabiliriz. Gezi direnişi onurumuzdur.
Açılmış onlarca, belki yüzlerce “Cumhurbaşkanına hakaret” davası varken Cumhurbaşkanı yurttaşları alenen aşağılamaktan kaçınmıyor. Bunun için de cinsiyetçi ifadeler kullanıyor. Sözlüklerde sürtük kadınlara atfedilen bir kelime. Kullanımı açısından da herkesin aklına kadınları getiren bir ifade. Bu ifadeyi kullanmasının tesadüf olmadığını biliyoruz. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ve iktidarın kadınlara bakışını biliyoruz. Ancak bu ifadelerden rencide olacak olan biz değiliz. Bir kadın kendini isterse sürtük olarak da tanımlayabilir.
Sürtük kelimesinin anlamını tartışmasak da kullanan kişinin kullanım amacını tartışabiliriz. Cumhurbaşkanı gelen tepkilerin, açılan hakaret davalarının ardından “Biz hep milletimizin diliyle konuştuk.” dedi. Hangi millet diye sormadan geçemiyoruz. Gezi direnişini destekleyen, ülkenin her yerinde direnen milyonlar kimlerdi? Bugün hala Türkiye’nin her kesimi tarafından coşkuyla anılıyor bu direniş. Hakkımız için direnmek sürtüklükse sürtük olmak da onurumuzdur.
Cumhurbaşkanının işlediği bir suç varsa bu “sürtük” ifadesinin kabul edilemez bir ifade olması değil; Cumhurbaşkanının bir kesime yönelik kışkırtma söylemleri kullanmasıdır. Yine de sormadan geçmeyelim: Cumhurbaşkanı bu ülkede kadınların “ahlaksız, sürtük” denilerek öldürüldüğünü bilmiyor mu? Kadınlar özgürce yaşamak istediği için “sürtük” olarak adlandırılıyor. O zaman elbette sırf özgürce yaşamak için ölümü göze alan kadınlar da bu kelimeyi onur nişanesi olarak taşıyacaktır. Kadınlar ve LGBTİQ+ların aldığı nefes dahi bazen sürtük olarak yaftalanmasına sebep olabiliyor. Bazen giydiğimiz kıyafetten, bazen sevdiğimiz kişilerden, bazen yolda yürüyüş şeklimizden sürtük oluveriyoruz. Tüm bu eşitsizliklerle mücadele ederken ülkenin Cumhurbaşkanı da bu ifadeyi rahatça aşağılama amacıyla kullanıyor.
Seçim sürecine yaklaşırken özgürlüklerimize siyasi iktidarın daha çok el uzattığını görüyoruz. Kadın sanatçıların konserleri iptal ediliyor, muhalefet yapan siyasetçilere davalar açılıyor, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği’ne “ahlaka aykırı” faaliyet yürütüyor denilerek kapatma davası açılıyor. Kadın cinayetlerini durdurma mücadelesi ahlaka aykırıysa bu ahlaksızlığı da kabul ederiz. Mücadelemize, mücadele edenlere ancak içi boş suçlamalar yöneltebiliyorlar. Gezi direnişi sapasağlam durmaya devam ediyor. Mücadelemize leke sürmeye çalışanların çabaları hiç işe yaramayacak. Onlar komik duruma düşmeye, korkularını gizleyememeye devam edecekler.
Yarın bize bambaşka bir kelime de söyleyebilirler. Çünkü mücadelemiz karşısında yapabilecekleri hiçbir şey yok. Her yer Gezi direnişi, her yer kadınların eşitlik mücadelesi!