İstanbul Sözleşmesi’nden imzanın geri çekilmesi üzerine birçok kurum ve kişi Danıştay’a kararın iptal edilmesi için dava açmıştı. Geçtiğimiz günlerde Danıştay Savcısı Elmas Mucukgil, “Anayasa’nın 87.* ve 90.** Maddesi dikkate alındığı zaman cumhurbaşkanının çekilme kararına dayanak gösterilen 9 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararnamesi cumhurbaşkanına temel haklara ilişkin uluslararası sözleşmelerden çekilme yetkisi vermez.” dedi. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının hukuka uygun olmadığını belirterek, iptal edilmesi gerektiği yönünde görüş bildirdi. Bizler de İstanbul Sözleşmesi’nden imzanın geri çekildiği günden beri uluslararası sözleşmelerden cumhurbaşkanı kararnamesiyle çıkılamayacağını söylüyoruz. Bir Danıştay savcısının da bu yönde görüş bildirmesi, cumhurbaşkanının yaptığı her hukuksuz hamlenin yargıda da “mutlak” kabul edilmediğini gösteriyor. Nitekim Anayasa’da usulü belirtildiği üzere TBMM’de oy birliği ile kabul edilmiş olan İstanbul Sözleşmesi onay yasası, 6251 sayılı yasa hala yürürlüktedir ve kaldırılmamıştır.
İstanbul Sözleşmesi’nden imzanın geri çekildiği günlerde yaptığımız eylemlerde, direniş alanlarında bu kararın “hukuksuz” olduğunu çokça dile getirdik. Anayasaya göre bir uluslararası sözleşmeden tek bir kişinin imzasıyla değil, sözleşmeyi yürürlüğe koyan meclisin kararıyla çıkılabilir dedik. Anayasa böyle derken, bir gece yarısı tek bir kişinin imzasıyla sözleşmeden çıkılmaya karar verilmesi hukuka uygun da, meşru da değil. Danıştay savcısı Elmas Mucukgil’in görüşü de ülkede hala hukuksuz kararlar karşısında, anayasanın üstünlüğünü savunan kamu görevlileri var dedirtti bize.
Danıştay savcısının bu görüşünden önce de, iptal davası açıldığı sırada yine birçok kurum Danıştay 10. Daire’ye “yürütmeyi durdurma” talep etmişti. Yürütmenin durdurulması talebiyle istenen şey davanın sonucu belli olana kadar “imzanın geri çekilmesi” kararının uygulanmaması yönünde bir tedbirdi. Bu “yürütmeyi durdurma” taleplerini Danıştay 10. Dairesi 3’e karşı 2 oyla reddetmişti. Yani 3 üye bu kararı Anayasaya uygun bulmuşken 2 üye kararın anayasaya aykırı olduğunu söylemişti. Bugün Danıştay Başsavcılığının da Anayasaya aykırılık yönünden bir görüş vermiş olması süreç için önemli olacaktır.
Kadınların evrensel haklarından mahrum olmadığı bir ülkeyi mücadelemizle var edebiliriz. Danıştaydaki iptal davalarımız sonuçlanana kadar İstanbul Sözleşmesi kararının hukuksuz olduğunu anlatmaya devam edeceğiz. Siyasi iktidarın tüm hukuksuz kararlarının karşısında olmaya devam edeceğiz.
*Madde 87 – Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve yetkileri, kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak; bütçe ve kesinhesap kanun tekliflerini görüşmek ve kabul etmek; para basılmasına ve savaş ilânına karar vermek; milletlerarası andlaşmaların onaylanmasını uygun bulmak, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun kararı ile genel ve özel af ilânına karar vermek ve Anayasanın diğer maddelerinde öngörülen yetkileri kullanmak ve görevleri yerine getirmektir.
**Madde 90 – Türkiye Cumhuriyeti adına yabancı devletlerle ve milletlerarası kuruluşlarla yapılacak andlaşmaların onaylanması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin onaylamayı bir kanunla uygun bulmasına bağlıdır.
Ekonomik, ticari veya teknik ilişkileri düzenleyen ve süresi bir yılı aşmayan andlaşmalar, Devlet Maliyesi bakımından bir yüklenme getirmemek, kişi hallerine ve Türklerin yabancı memleketlerdeki mülkiyet haklarına dokunmamak şartıyla, yayımlanma ile yürürlüğe konabilir. Bu takdirde bu andlaşmalar, yayımlarından başlayarak iki ay içinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin bilgisine sunulur.
Milletlerarası bir andlaşmaya dayanan uygulama andlaşmaları ile kanunun verdiği yetkiye dayanılarak yapılan ekonomik, ticari, teknik veya idari andlaşmaların Türkiye Büyük Millet Meclisince uygun bulunması zorunluluğu yoktur; ancak, bu fıkraya göre yapılan ekonomik, ticari veya özel kişilerin haklarını ilgilendiren andlaşmalar, yayımlanmadan yürürlüğe konulamaz.
Türk kanunlarına değişiklik getiren her türlü andlaşmaların yapılmasında birinci fıkra hükmü uygulanır.
Usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. (Ek cümle: 7/5/2004-5170/7 md.) Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır.