Bugünlerde göz önünde olan kadınlara kıyafetleri, şarkıları, haberleri ya da söylemleri bahane edilerek çeşitli boyutlarda saldırılar gerçekleşiyor. Bu saldırıların karşısında toplum cumhurbaşkanına ve bakanlara anayasayı hatırlatıyor.
Şarkıcı ve söz yazarı Gülşen’in sahnede giydiği kıyafetler son günlerde ülke gündeminin merkezindeydi. Giydiği kıyafetler bir grup kişi tarafından “uygunsuz, aşırı ve tahrik edici” bulundu. Sosyal medya üzerinden Gülşen’e yapılan sözlü saldırılarda bazı kişiler evli ve çocuğu olan bir kadın olduğu için bu kıyafetlerin yakışık almadığını, “ahlaksız” olduğunu söyledi. Bu saldırılar sonrasında Gülşen sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada “Ben; babasının kızı, bir erkeğin karısı, bir çocuğun annesi olmaktan öte; aklı ve düşünme yeteneği olan, özgür iradeye sahip bir insanım. Hiçbir sıfatın kölesi değilim, kimseye ait değilim. Kendimim! Benim meselem ‘ne giydi, ne giymedi’ değil. Benim asıl meselem, yakışık alıp almaması ile ilgili yaptığınız tüm yorumlar, bir kadının nasıl giyinmesi gerektiğine dair kestiğiniz tüm ahkamlar.’’ ifadelerini kullandı. Gülşen’in açıklamasında söylediği gibi, kadınlar cinsiyetleri üzerinden hiçbir kalıba sokulamaz, sıfatların kölesi olamaz. Kadınların türlü haklarına saldırıların olması ve siyasi iktidarın makul ve makbul kadın tanımı, toplumun geri kalanının da kadınların hayatına rahatça karışmasına sebep oluyor. Kadınlar kendi kıyafetlerini kendileri seçtikleri gibi, nasıl yaşayacaklarını da kendileri seçecek.
Gülşen’in açıklamasından sonra ülke gündemine gelen bir başka olay, yine bir kadın sanatçının kendini ifade etmesiyle ilgiliydi. Sezen Aksu’nun yıllar önceki bir şarkısında geçen “Selam söyleyin o cahil Havva ile Adem’e” sözleri nedeniyle kendisine tehditler, hakaretler yöneltildi. RTÜK, müzik yayını yapan kanallara Sezen Aksu’nun ilgili sözlerin geçtiği “Şahane Bir Şey Yaşamak” şarkısını yayınlamaları durumunda ağır yaptırımlarla karşılaşabilecekleri tehdidinde bulundu. Cumhurbaşkanı, Çamlıca Camii’nde yaptığı açıklamada Sezen Aksu’yu hedef alarak ‘’Hz. Adem efendimize kimsenin dili uzanamaz. O uzanan dilleri yeri geldiğinde koparmak bizim görevimizdir.” dedi. Cumhurbaşkanının bir kişiyi hedef göstererek kamu gücünü kötüye kullanması anayasaya aykırıdır. Kadınların bu kadar açıkça tehdit edilmesine müsaade etmeyeceğiz.
Cumhurbaşkanının bu açıklamasından sonra Müjde Ar sessiz kalmadı. Bir televizyon programına telefonla bağlanan Müjde Ar: "Toplu iğne başı kadar tartışılmayacak bir konuyu dil koparmaya kadar götürmek doğrusu hepimizin vicdanını kanattı. Bundan sonra sıra sanatçıların dilinin koparılmasına mı geliyor? Kültür sanat insanıyım ama öncelikle Cumhurbaşkanı’na şunu hatırlatmak isterim ki, Anayasa’nın 64. maddesi devletin sanat ve sanatçılarını koruması ve desteklemesini emreder." şeklinde konuştu.
Bunun ardından gazeteci Sedef Kabaş, canlı yayında söylediği “Büyükbaş hayvan bir saraya girdiği zaman kral olmaz ama saray ahır olur.” atasözü bahane edilerek, “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla gece yarısı gözaltına alındı ve ardından tutuklandı. İfade hürriyeti anayasal haktır. Eğer fikirlerini ifade edenler değil de, kadın katilleri ve istismarcılar bu hızda tutuklansaydı, belki birçok kadının ölümü engellenebilirdi.
Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, gazeteci Sedef Kabaş’ın sözlerine ilişkin “Haset ve nefretten doğan bu hadsiz ve hukuksuz ifadeler, milletin vicdanında ve adalet önünde hak ettiği karşılığı bulacaktır.” dedi. Asıl hukuksuzluk; failleri cesaretlendiren düşük cezalar, uygulanmayan yasalar, etkin yürütülmeyen soruşturmalar, suçluyu kollayan politikalardır; anayasaya aykırı bir biçimde İstanbul Sözleşmesi’nden imzanın geri çekilmesidir. Kadınlar öldürülürken görevini yapmayan siyasi iktidar, söz konusu kıyafetler ve fikirler olunca yorum yapmaktan ve hukuksuz kararlara imza atmaktan geri durmuyor. Anayasayı, yasaları çiğniyor.
Kadın Meclisleri olarak daha önce de “Anayasayı, Yasayı, Sözleşmeyi Uygula” demiştik, demeye de devam ediyoruz. Kadınların kıyafetlerinden “ahlak” çıkarımı yapan, bir kadın şarkıcıyı ülkenin gözü önünde açık açık dilini koparmakla tehdit eden bu düzeni yıkacağız. Ve bu mücadelemizle hiçbir kadın asla yalnız yürümeyecek.