Geçtiğimiz hafta Anayasa Mahkemesi’nden 2013 yılında öldürülen Serpil Erfındık ile ilgili emsal bir karar çıktı. 6284’ü etkin uygulamayan kamu görevlilerinin yargılanmasına karar verildi. Henüz gerekçeli karar yazılmamış olsa da devletin kadın cinayetinden sorumlu görüldüğüne dair karar haberlere yansıdı. Kadınların mücadelesi sonucunda verilmiş bu karar, kadına yönelik şiddetin önlenmesi için 6284’ün uygulamasında yol gösterecek. Kadınların öldürülmesinde ihmali olan kamu görevlilerine yaptırım uygulanmasının önü açılacak.
İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi’nde öğretim üyesi olan Serpil Erfındık, boşandıktan sonra bitmeyen ölüm tehditleri nedeniyle defalarca şikayette bulundu. Savcı, polis, jandarma, hatta üniversite rektörü ve dekanına kadar pek çok yetkiliden koruma istedi. Ancak sadece fail hakkında “uzaklaştırma” şeklinde önleyici tedbir kararı verildi. Serpil’in yakın korunmasından işyeri değişikliğine, çocuğunun da koruma altına alınmasından gizlilik kararına kadar bir dizi koruyucu tedbirlerden hiçbiri uygulanmadı. Hatta savcı Serpil’e “Sen yine niye geldin? Ben zaten ameliyat olacağım, rapor yazmam lazım, sizinle mi uğraşacağız?” dedi. Bu sözleri sarf eden savcı, Serpil’in tedbir kararının süresinin uzatılması talebini ve devam eden ölüm tehditleriyle ilgili yeni şikayetini de dikkate almadı. Fail ise uzaklaştırma kararının süresi bittiği gün evine gitti ve Serpil’i bıçaklayarak öldürdü. Koruyucu tedbirler uygulansaydı Serpil hayatta olabilirdi.
Serpil’in öldürülmesinde olduğu gibi, kadın cinayetlerinin birçoğunda benzer süreçler yaşanıyor. 6284 etkin uygulandığında kadınlar hayatta kalabiliyor. Bu yüzden 6284 kadınlar için hayati öneme sahip. Bu kararla ilgili kritik olan diğer durum ise şu: Ceren Özdemir ile ilgili yapılan başvuruda, başsavcılık, soruşturma sonunda takipsizlik kararı vermişti. Ayşe Tuba Arslan’ın öldürülmesinde kamu görevlileri için ise “ihmal yok” denerek üzeri örtüldü. Serpil Erfındık ile ilgili verilen kararla, 6284’ü uygulamayan kamu görevlileri hakkında yargılamanın önü açılmış oldu.
Öldürülen kadınların yakınları adalet mücadelesinde yalnız yürümüyor
Serpil Erfındık’ın yakınları adalet mücadelesinde yalnız yürümedi. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Serpil Erfındık’ın yakınlarına ulaştı. Davaya İzmir Barosu ile birlikte müdahil oldu. Her bir duruşmadan sonra açıklamalar yapıldı. Davasını takip ettiğimiz Pınar Ünlüer’in, Nuray Çelik’in, Zerrin Canol’un, Sedef Berberoğlu’nun yakınları da Serpil Erfındık duruşmalarına katıldı.
İzmir’deki Ağır Ceza Mahkemesi kasten öldürme suçundan “iyi hal” indirimi uygulayarak faile 25 yıl hapis cezası verdi. Üstelik failin cinayeti tasarladığına dair var olan tüm somut delillere rağmen tasarlamayı yok saydı. Karar temyiz edilmesine rağmen Yargıtay da kararı onadı. Serpil’in devletin ihmali sonucunda öldürüldüğünü defalarca söyledik. Serpil’in yakınları, gerekli önleyici ve koruyucu tedbirleri almadığı gerekçesiyle savcı, polis, jandarma görevlileri ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı İl Müdürü hakkında suç duyurusunda bulundu. Kamu görevlileri hakkında soruşturma yürütülebilmesi, bağlı bulundukları üst kurumun iznine tabidir. Eğer kurum izin vermezse, soruşturma dahi açılamaz. Serpil Erfındık’ın ölümünde ihmal olup olmadığıyla ilgili soruşturma izni ise İzmir Valiliği tarafından verilmedi. Böylece dosya kapandı. Kadınları korumayanlar, erkek egemen sistem tarafından korundu. Serpil Erfındık’ın yakınları soruşturma izni verilmemesi üzerine konuyu Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı. İşte AYM bu başvuru üzerine “kamu görevlileri yargılanmalı” diyerek emsal karara imza attı.
Mücadele uzun erimlidir, ancak örgütlü ve sürekli mücadeleyle kazanım vardır
Yıllar boyunca Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Kadın Meclisleri, Serpil Erfındık için de diğer tüm öldürülen kadınlar için de adalet mücadelesi verdi. Bunu örgütlü ve sürekli olarak yaptı. Daha fazla kadın mücadeleye katıldı; inisiyatif aldı. Sadece dava takibi de yapmadı. Meydanlardan 6284 ve İstanbul Sözleşmesi uygulansın sloganları her eylemde defalarca yükseldi. Her eylemde, açıklamada, dava takibinde devletin kadınları korumak zorunda olduğunu söyledi. Görevini yerine getirmeyenlere yaptırım uygulanması gerektiğini söyledi. Tüm kadınlarla, tüm kadınlar için hayatın her alanında mücadeleyi ilmek ilmek işledi. İşte AYM’nin verdiği karar da tüm bunların sonucunda elde ettiğimiz bir kazanımdır.
AİHM’in Nahide Opuz kararıyla ilk defa bir devlet, vatandaşını şiddete karşı koruyamadığı gerekçesiyle mahkum edilmişti. Ayşe Paşalı, eskiden evli olduğu erkek tarafından şiddet gördüğü için o dönem var olan kanunlar Ayşe Paşalı’yı korumamıştı. Nahide Opuz kararı ve Ayşe Paşalı cinayeti; İstanbul Sözleşmesi ve 6284’ün hazırlanmasında dönüm noktaları olmuştu. AYM’nin Serpil Erfındık için verdiği bu karar da, artık tüm kadın cinayeti davalarında emsal olacaktır.