Gönüllü Vazgeçme Yok, Kasten Öldürmeye Teşebbüs Var

2019 yılında boşanmak istediği erkek tarafından 16 yerinden bıçaklanan Öznur Gülbaş’ın İstinaf Mahkemesi’ndeki davasında karar çıktı. Sanığa “öldürmeye teşebbüs”ten verilen ceza bozuldu. “Gönüllü vazgeçme” maddesi uygulandı. Suç türü “kasten yaralama”ya çevrilerek 7 yıl 6 ay hapis cezası verildi ve sanık tahliye edildi. Ayrıca cezada “iyi hal” indirimi de uygulandı. Öznur’un “yapma” demesinin ardından failin bıçaklamayı bırakması ve 112’yi araması suçtan “gönüllü vazgeçtiğine” gerekçe olarak gösterildi. Gerçekte ise fail öldürmeye teşebbüs eyleminden “gönüllü vazgeçmiş” değildir. Bıçakla hayati organlara, kalp ve akciğere saldırmıştır. Sanık öldürmekten vazgeçtiği için değil, Öznur bıçaklandığı esnada elleri ile göğsünü korumayı başardığı için, kendi çabasıyla hayatta kalmıştır. Öznur’un ellerinde halen devam eden kalıcı yaralanmalar bunun kanıtıdır. Kaldı ki Öznur sanığın boşluğundan yararlanarak kaçabilmiş ve esnafa sığınmıştır. Sanığın 112’yi, Öznur evden kaçtıktan sonra aradığı telefon kayıtlarıyla ortadadır. Sanığın bu davranışı öldürmekten kendisi vazgeçtiğini değil, olsa olsa cezadan kurtulma amacını gösterir. Bunların tamamı mahkeme süreci boyunca ortaya konmasına rağmen mahkeme hukuka uymayan bu kararı vermiştir. Verilen bu karar erkeklerin sırtını sıvazlar, onlara cesaret verir niteliktedir.

Dava sürecine bir de en başından göz atalım. Öznur Gülbaş ağır yaralanmasına, uzun süre yoğun bakımda kalmasına rağmen dava ilk olarak “kasten yaralama”dan Asliye Ceza Mahkemesi’nde açıldı. Sanık ilk duruşmada tahliye edildi. Ardından adli tıp raporunun darbelerin ölümcül olduğunu belirtmesi üzerine dava Ağır Ceza Mahkemesi’ne taşındı. Sanık tekrar tutuklandı. Bu kez de ceza indirimi alabilmek için Öznur’un “kendisini aldattığını” öne sürdü. Bunun üzerine Öznur Gülbaş’ın telefon ve otel kayıtları incelendi. Bu yersiz inceleme, faillerin “beni aldattı” söylemiyle “haksız tahrik” indirimi alma çabasından kaynaklanıyor. Oysa böyle bir gerekçe hukuken olsa olsa “boşanma” gerekçesi olabilir. Ceza davalarında “kadın gerçekten aldatmış mı” diye inceleme yaptırılması, faillere indirim uygulama çabasından başka bir şey değildir. Bunlara rağmen, Öznur’un Eskişehir Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen karar duruşmasında sanığa kasten öldürmeye teşebbüsten 16 yıl, ölüm tehditleri nedeniyle de 7 ay hapis cezası verildi. Hiçbir ceza indirimi uygulanmadı. Bu karar bir emsal niteliği taşıyordu. Sanık avukatının itirazı üzerine İstinaf Mahkemesi süreci başladı. 1 Ekim’de görülen İstinaf Mahkemesi’ndeki duruşmada ise yukarıda da detaylı açıkladığımız gibi “kasten öldürmeye teşebbüs” yerine “kasten yaralama”dan ceza verilerek sanık tahliye edildi. Verilen bu karar adaletten ve hukukun gerektirdiklerinden uzaktır.

İstinaf davası Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi’nde görüldü. Bu mahkemeyi biz başka bir davadan da tanıyoruz. 23 kez suç duyurusunda bulunmasına rağmen korunmadığı için öldürülen Ayşe Tuba Arslan’dan. Öldüğünde çantasından “ölümüm gerçekleşince mi beni koruyacaksınız” yazılı dilekçe çıkan Ayşe Tuba Arslan’ın failine verilen indirimsiz hapis cezası kararını bozan yine aynı mahkeme heyetiydi. 15 kez satırla ve bıçakla yaralanmasına rağmen bu mahkeme “canavarca hisle öldürme” yoktur demişti. Boşanmış olmasına rağmen failin “beni aldattı” savunması üzerine “haksız tahrik” indirimi uygulayarak 24 yıl hapis cezası vermişti. Mahkeme cinsiyetçi indirimler uygulamaya hız kesmeden Öznur Gülbaş davasında da devam etti. Kadınlar kendi hayatlarına dair karar almak istedikleri için öldürülüyor. Ya da ölümcül yaralarla hayatlarına devam etmek zorunda kalıyorlar. Erkekler kadınların kararlarını yok sayıp onlara şiddet uygularken mahkemelerin bu kararları erkeklere daha fazla cesaret veriyor.

Mahkemelerin cinsiyetçi indirimler uygulaması ülkede büyük bir cezasızlık sorununu doğuruyor. Bunu ortaya çıkaran ise yetkililerin kadınların haklarına saldırması, yargının da gereken adaleti sağlamayıp erkeklerden yana tavır takınmasıdır. Bu eğilimleri geriletmek için örgütlü mücadelemize her yerde devam edeceğiz.

İlk günden beri Öznur Gülbaş davasını takip ettik. Öznur sadece kendisi için değil tüm kadınlar için mücadele etmeyi seçti. Tüm kadınlar ve LGBTİQ+’lar için meydanlarda, adliyelerde birlikte mücadele ettiğimiz Öznur Gülbaş asla yalnız yürümeyecek.