Eğitimin paralı olması her kademede yaşanan bir sorundur. Öğrenciler eğitim hayatının başlangıcından sonuna kadar tüm imkanlara ücretsiz erişmelidir. Fakat bu düzende vakıf okullarında da devlet okullarında da bunun tam tersi geçerli oluyor. Devlete bağlı bir okulda eğitim alsanız bile ihtiyaçların karşılanması için para harcamanız gerekiyor. Okul kaydı, eğitim materyali, ulaşım ve barınma için de her aşamada para vermeniz gerekiyor.
Devletin eğitim kurumlarındaki durumu bu. Özel ve vakıflara bağlı olan okullar ise paralı eğitimin esas sembolü. Daha iyi eğitim almak ümidiyle özel okula ve dershaneye gidiliyor. Eğitim sisteminin yetersizliği nedeniyle öğrenciler buralara gitmek zorunda kalıyor. Özellikle lise ve üniversiteye geçiş sınavında devlet okullarının eğitimi yetmiyor. Bu sınavlarda öğrenciler en yüksek puanı almak için yarıştırılıyor. Öğrenciler sınavlarda başarılı olabilmek için de para harcamak zorunda kalıyor. Bu kurumlarda ise esas gözetilen daha iyi bir eğitim verilmesi değil, daha çok kâr elde edilmesi oluyor.
Sınavlara hazırlanırken verilen paralar yetmezmiş gibi bir de sınavlar için ücret alınıyor. ÖSYM yaptığı her sınav için her yıl zamlı ücret alıyor. Sınavlardan elde edilen gelirlerin nerede kullanıldığı kamuoyuna açıklanmıyor, dolayısıyla eğitimin iyileştirilmesi için harcanıp harcanmadığı belli değil.
Üniversite eğitiminde de durum çok farklı değil. Parası olanlar için bu harcamayı yapmak sorun olmuyor. Zengin ve imkanı olan kesim her şeye kolayca ulaşabiliyor. Oysaki ekonomik durumu kötü olanlar için durum aynı değil. Burada sınıfsal farklar devreye giriyor.
Vakıf üniversitelerinde her şey kar amacıyla ve parası olanlara göre düzenlenmiş durumda. Yurt ücretleri, yemekhane ve kantindeki ücretler diğer üniversitelerin çok üstünde. Vakıf üniversitelerini burslu kazanan öğrenciler için bu büyük bir sorun. Burslu öğrencilerin durumuna göre bir düzenleme de yapılmıyor.
Üniversite öğrencileri için barınmanın paralı olması da büyük bir sorun. Devlet yurtlarına her yıl zam yapılıyor. Şimdi yüz yüze eğitime geçtiğimiz dönemde, KYK yurtlarının Eylül ayı yurt ücretini istediklerini gördük. Halbuki yurtlar şu an açık değil, üniversitelerin açılmasına yakın bir tarihte açılacak. Yani öğrencilerden, kalmadıkları yurdun parasını vermesi isteniyor.
KYK yurtlarına başvuran her öğrenci de yurtlara yerleşemiyor. Öğrenciler yedeklerde sıralarını bekliyor. İşte bu yüzden kayıt dondurduğunu söyleyen öğrenciler de var. Sosyal medyada KYK yurduna yerleşemeyen öğrencilerin özel yurt ve apart kiralarını görünce kayıt dondurduğuna dair örnekler yer alıyor. Öğrencilere kayıt dondurma ihtimalini düşündüren paralı eğitim düzenidir.
Devlet öğrencilere burs ve kredi vermekle övünüyor. Fakat bunlar öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılaması için yeterli değil. Cumhurbaşkanı Erdoğan “Biz göreve geldiğimizde öğrencilerin aldığı burs 45 liracıktı, şu anda 650 liraya çıktı. Elinize dilinize dursun.” dedi. Bursların 45 lira olduğu 2002 yılında yurtlar da 30 milyon liraydı. Şimdi öğrenciler barınabilmek için 1500-2000 liraya ihtiyaç duyuyor. Bunun dışında karşılanması gereken diğer ihtiyaçlar da var. Zamlanan yemekhane fiyatları, zamlanan ulaşım ücretleri, zamlanan okul kitapları var. Tüm bunlara ulaşabilmek için cumhurbaşkanının övündüğü 650 lira yetmiyor.
Bu ihtiyaçlarını ucu ucuna yetiştiren bir öğrencinin sosyal hayatı da kısıtlı oluyor. Burslar geçinebilmek için bile yetmiyorken, öğrencilerin sosyalleşebilmesine sıra gelmiyor. Üstelik her öğrenciye burs verilmiyor. Ekonomik durumları kötü olsa bile öğrencilere burs çıkmayabiliyor. Öğrencilerin çoğu kredi almak zorunda kalıyor. Mezun olunca faiziyle krediyi ödemek zorunda bırakılıyor.
Yukarıda sayılan temel ihtiyaçlar öğrencilerin eğitime erişebilmesi için devlet tarafından karşılanmalıdır. Ancak böyle parasız ve eşit bir eğitim var edilebilir.