Melih Naci Farketmez, Rektörleri Seçmeden Mücadele Bitmez

Boğaziçi Üniversitesi’ne bir kayyım rektör daha atandı. Melih Bulu görevden alındıktan sonra rektör adaylığını duyuran öğretim üyeleri arasında bir güven oylaması yapılmıştı. Oylamada Naci İnci’nin rektör olmasına %95 oranında karşı çıkılmıştı. Buna rağmen yine bir gece yarısı Cumhurbaşkanı kararnamesiyle Naci İnci, Melih Bulu’dan sonraki kayyım rektör olarak atandı.

Boğaziçi Üniversitesi’nin kayyım rektörlere karşı 8 aydır süren direnişi, yeni kayyım atamasıyla elbette bitmeyecek. Üniversitenin özneleri olan öğrencilerin başlattıkları mücadele toplumda karşılığını buldu bir kez. Antidemokratik bir uygulama olan kayyım rektör ataması, demokrasiye sahip çıkan herkesi harekete geçirdi. Kayyımlara karşı direnenler meşruluğunu buradan alıyor.

Hayatın farklı alanlarında bir yöneticiyi belirlemek için seçimler yapılıyor. Sınıf başkanları, apartman yöneticileri bile seçimle belirleniyor. Hatta her türlü antidemokratikliğe rağmen siyasi iktidar, belediye başkanları için de seçime gidiliyor. Bilimin üretildiği üniversiteleri yönetecek rektörler belirlenirken ise seçim bile yapılmıyor. Kayyım rektörler atanıyor. Öğrencilerin demokratik seçim hakkı görmezden geliniyor. Yukarıda andığımız seçimlerde, seçim sonuçları kabul edilmediğinde ya da seçilmişlerin yerine kayyım atandığında bunu kabulleniyor muyuz? Kabullenmiyoruz. Kayyım rektörleri de kabullenemeyiz. İşte bu nedenle antidemokratik kayyım atamasına karşı aylardır mücadele veriliyor.

Üniversitenin tüm bileşenleriyle beraber rektör seçmek için mücadele eden öğrencilerin kararlılığı Melih Bulu’yu görevden aldırmıştı. Bu bizzat gençlik mücadelesinin başarısıydı. İşte tam da bu yüzden Naci İnci’nin yeni kayyım rektör olmasına karşı öğrenciler mücadeleye devam ediyor. Melih gitti, Naci geldi. Ama mücadelenin sürekliliğinden eksilen bir şey olmadı. Öğretim üyeleri her gün rektörlüğe sırtını dönerek eylemlerini yapıyorlar. Boğaziçi öğrencileri kampüste, meydanlarda tüm engellemelere karşın eylemlerini sürdürüyorlar. Fikirlerini söylüyor, kararlarını birlikte alıp harekete geçiyorlar. Öğrenci hareketinin yeniden yükseldiğini görebiliyoruz. Üniversitesine sahip çıkan, eşit özgür, özerk ve demokratik üniversite isteyenlerin mücadelesi yankılanıyor. Bu kadar kararlı olan gençlik, direniş kazanımla sonuçlanmadan asla vazgeçmeyeceğini her gün yeniden ortaya koyuyor.

Üniversite öğrencilerinin isteği çok açık: Eşitlik istiyorlar. Bu eşitlik rektörleri seçebilmek, eğitimde eşit imkanlara ulaşabilmektir. Siyasi iktidarın baskısı olmadan, özerk demokratik üniversiteleri var etmektir. Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliklerini özgürce yaşamak, ayrımcılığa uğramamaktır. Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamaktır. İşte bu eşitlikleri kazanmadan gençliğin mücadelesi bitmez.