18 yaşındaki Eda Nur Kaplan, cinsel saldırıya uğradı. Şikayetçi olmasına rağmen etkin bir soruşturma süreci işletilmedi. Failler tutuklanmadı. Faillerin serbest bırakılması üzerine Eda Nur intihar ederek yaşamına son verdi. Eda Nur hayattayken yapılmayan tutuklama, Eda Nur hayatını kaybedince yapıldı.
Kadınlar her gün fiziksel, psikolojik, cinsel şiddete maruz kalıyor. Her bir şikayet karşısında görevini yerine getirmeyen yetkililer yüzünden kadınlar şiddete maruz kalmaya devam ediyor, öldürülüyor ya da intihara sürükleniyor. Bunun son örneği de Eda Nur Kaplan. Eda Nur'un, şikayette bulunmasına rağmen hiçbir şey yapılmadığı için intihar ettiği söyleniyor. Yetkililer görevini yapsaydı bugün aramızda olabilirdi.
Ablası, Eda Nur’un cinsel saldırıya uğradığı gün emniyete giderek kardeşinin kaçırıldığını söylediğini, polisin ise “Biz bir şey yapamayız.” dediğini açıkladı. Ablasının beyanını esas almayan ve harekete geçmeyen yetkililer yüzünden Eda Nur cinsel saldırıya uğradı. Kadınlar şiddete maruz kalmadan önce şiddeti önlemeyen, maruz kaldıktan sonra ise sorumluluklarını yerine getirmeyen yetkililer bu durumda işlevsiz kalmış olmuyor mu? Elbette oluyor. Kadına yönelik şiddette her bir adımı sallantıda bırakan ve işlevsiz hale getiren yetkililer, en az failler kadar suçludur.
Eda Nur’a cinsel saldırıda bulunan faillerin, daha önce huzur ve sükun bozma, tehdit, hakaret, yaralama gibi suçlardan kaydı olduğu ortaya çıktı. Eda Nur şikayetçi olduğunda faillerin suç geçmişi ortadaydı. Delilleri incelemek, faillere gerekli cezayı vermek yerine, yetkililer onları serbest bıraktı. Bu sistem, failleri tutuklamayarak genç bir kadının intiharına sebep oldu.
Kadınlar uğradıkları şiddet sonrasında şikayetçi oluyor. Koruma kararı çıkarıyor. Peki yetkililer ne yapıyor? Koruma kararını etkin biçimde uygulamıyor. Öldürülen kadınların çantalarından koruma kararı çıkıyor. Sistemin bütün açıkları ortada. Aile Bakanlığı ise kadınlar hayatını kaybettikten ve kamuoyu baskısı oluştuktan sonra “Sürecin takipçisi olacağız.” demek dışında hiçbir şey yapmıyor. Bakanlığın görevi kadınlar başvurduğunda sürece aktif bir şekilde müdahil olmak, etkin soruşturma yürütülmesini sağlamaktır. Oysa Bakanlık soruşturma sürecinde ellerinden bir şey gelmediğini kabul ediyor. Kadınlar öldürüldükten sonra ise sürecin “etkin” bir takipçisi olmuyor.
Özellikle cinsel şiddette çok önem taşımasına rağmen, yetkililerin soruşturma aşamasına yoğunlaşmadığını görüyoruz. Hele de fail tespit edilememişse, kimi zaman soruşturma aşaması hiç işletilmiyor. Sürecin her bir adımındaki yetkili soruşturmayı ilerletmediğinde yaşanabilecekleri, Eda Nur’un yaşamını yitirmesiyle çok net gördük. Sadece Eda Nur değil, yaşanan onlarca cinsel şiddet olayında aynı durum yaşanıyor. Bu yüzden kadınların şikayetleri öncelikle dikkate alınmalı, ardından etkin bir soruşturma süreci yürütülmelidir.
İntihar etmeden önce annesine attığı mesajda “Hakkımı yerde bırakmayın” diyen Eda Nur ve tüm kadınlar için mücadele etmeye devam edeceğiz.