Olimpiyatlarda Neyi Yeniyoruz?

Son günlerde gündemimiz 2020 Tokyo Olimpiyat Oyunları oldu. Merakla ve heyecanla takip edilen olimpiyat oyunlarında, kadın sporcuların kazandığı başarılar ülke gündemine oturdu. Kadın sporcuların kendi alanlarındaki başarıları, tüm ülkede sevinçle karşılanıyor. Kadınlar karşılaştığı eşitsizliklere ve gerici söylemlere rağmen sporcu olarak ilerleyebiliyorlar.

Olimpiyatlarda kazanılan başarılara herkes seviniyor. Kadın sporcuların olimpiyatlardaki başarılarını sadece kadın olmalarına atfedenler de var. Başka bir ülkeyi mağlup etmesi üzerinden başarı okuması yapanlar da. Kadın sporcular sadece kadın oldukları için değil, kendi spor dallarındaki çabaları ile başarı elde ettiler. Elde edilen başarıları, rakip ülkeyi yenmek olarak değerlendirmek kadınların başarısı üzerinden milliyetçilik yapmaktır.

Herkesin sevinmesi, tebrik mesajları atmasının arkasında görülmesi gereken önemli bir nokta var. Size sormak isteriz: Kadın sporcular ya da takımlar kimi temsil ediyor? Kimi yendiler? Birlikte bunun üzerine biraz düşünelim isteriz. Sadece kadın olmak yeterli değildir, kadınların ne tutum aldığı da önemlidir.
Tüm sorulara yine yanıtı da biz verelim: Kadın sporcular Türkiye’yi temsil ediyor. Yendikleri de başka ülkeyi temsil eden kadınlar takımı ya da başka ülkeden kadınlar. Durumun gerçekliğini görelim diye bunları anlatıyoruz. Son soruya dair de kadın olarak bir şeyi başarmış olmak tek başına yetmez. Olimpiyatlardaki kadınların başarısı üzerinden “yerli ve milli” söylemi yeniden üretiliyor. İki ülke takımının veya sporcusunun karşılaştığı maçlarda kazanan, ülkesinin gururu oluyor. Kaybeden de bir ülkenin kadın sporcusu değil mi? Milliyetçilik vurgusu yapılıyor. “Bu takımı yendik, şu ülkeyi mağlup ettik.” Oradaki rekabet ortamında kazanan taraf olmak yetiyor. Kadınların başarıları da bu bakış açısıyla değerlendiriliyor.

Yıllardır süregelen toplumsal cinsiyet eşitsizliği derin bir oyuk yarattı. Bu eşitsizlik her alanda olduğu gibi sporda da kadınların önüne engeller konulmasına sebep oluyor. Bu bir gerçek. Türkiye’de birçok kadın, bir spor dalına ilgi duyduğunda o alanda ilerlemek isterken birçok gerici saldırı ile karşılaşıyor. Kadın olduğu için “sen yapamazsın, burası sana uygun değil” gibi nice eşitlik düşmanı söylemlere maruz kalıyor.

İhsan Şenocak buna bir örnektir. Yaptığı paylaşımda "İslamın kızı! Sen oyun alanlarının değil, imanın, iffetin, ahlakın, hayanın, edebin sultanısın; sen 'burnunu göstermekten utanan' anaların evladısın. Ekranlara ve sakallı ağabeylerinin popüler kültürün kurbanlarına 'sultan' demesine aldanmayasın! Umudumuz da, duamız da sensin!" diyor. Kadın voleybol takımı başka ülkelerden kadınları yendiği için değil, işte bu yobazlara rağmen spor alanında ilerleyebildikleri için başarılıdır. Sadece Türkiye’de değil, bunun gibi dünyadan başka örnekler de karşımıza çıktı. Avrupa Plaj Hentbol Şampiyonalarında, Norveç Kadın Hentbol takımı, kadınlara bikini altı giyme zorunluluğunu protesto ederek şort giydiği için para cezası aldı. Alman kadın jimnastikçiler ise “Her kadının giyeceği kıyafeti kendi seçmesi gerektiğini düşünüyoruz” diyerek mayo yerine taytla yarışlara katıldı. Kadınlar yıllardır emek veriyor. Karşılaştıkları derin eşitsizlikleri aşıp sporda ilerliyor. Mücadeleleri sayesinde olimpiyatlara, şampiyonalara çıkıyor, kıyafet zorunluluğu da neymiş? Bu eşitsiz uygulamalara, gerici söylemlere rağmen kadınlar mücadeleleriyle başarılar elde ediyor. Kimse kadınların durması gerektiği yere, nasıl davranacağına ve ne yapacağına karışamaz.

Kadınlar kendi hayatları için adım atıp, hedeflerine ulaşmak isterken önlerine çıkan engelleri bir bir aşıyor. Kadınlar bu gericilik ve cinsiyetçiliğe spor alanında var olarak en güzel cevabı veriyorlar. Aslında konuşulması gereken, kadınların kalıplaşmış yargıları aşıp, o cinsiyetçiliğin karşısında sporcu olarak ilerleyebilmeleridir. İhsan Şenocak gibileriyle yıllardır karşılaşan kadınlar, o zorluklara rağmen ilerleme kaydedebildi. Bu da eşitsizliklerin aşılabileceğini bize gösteriyor. Şimdi spor da başka bir zaman diğer alanlardaki gelişimi görebiliriz. Kadınlar ve tüm toplum için eşitliğin sağlanacağını, mücadelemizle o günlerin geleceğini de biliyoruz.