4. yargı paketi, içeriğinde bulunan “cinsel istismar”, “eziyet”, “kasten öldürme” gibi katalog suçlarda yargılama esnasında tutuklanmayı zorlaştırması sebebiyle haftalardır tartışılıyor. 4. yargı paketindeki 13. maddeye göre bu katalog suçlarda tutuklu yargılanma için, “somut delil şartı” getirildi. Özellikle paketteki bu maddeye karşı itirazlar ve tepkiler toplum tarafından dile getirildi. Hatta Elmalı davasından sonra AKP’nin bile içinde tartışmalar çıkardığı yönünde haberler çıktı. 13. maddede düzenlemeye gidileceği konuşuldu. Ancak hiçbir düzenleme yapılmadan yargı paketi TBMM’den geçti.
Peki 4. yargı paketinin içeriği neden bu kadar tartışmalı? Kadına yönelik şiddet ve cinsel istismar davalarında uygulamada zaten deliller olmasına rağmen faillerin tutuklanmadığını görüyorduk. Kadınların ve çocukların davalarında bunca adaletsiz kararlar verilirken yeni bir yargı paketinin içinde failleri koruyan 13. maddenin amacı neydi? Bu soru aslında herkesin aklına aynı şeyi getiriyor: siyasi iktidar bu suçların faillerini mi koruyor?
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Kadın Meclisleri olarak takip ettiğimiz davalarda etkin soruşturma ve kovuşturma yürütülmesi ancak mücadelemizle mümkün oluyor. Şüpheli kadın ölümü verileri gittikçe artıyor, çünkü deliller karartılıyor. Uzaklaştırma kararına rağmen öldürülen onlarca kadını hiçe sayarak faillerin tutuklu yargılanmasını zorlaştırmak, bu suçlara yardımcı olmak demektir. Getirilen düzenleme adaletsizliği ve eşitsizliği körüklemekten başka bir işe yaramıyor.
4. yargı paketindeki “somut delil şartı” özellikle cinsel istismar olaylarında, uygulamada şikayet etmeyi dahi zorlaştıracaktır. İstismara uğrayan bir çocuk için bunu dile getirmek bile zorken somut delili elde etmesi nasıl mümkün olabilir? 13. maddede “somut delil şartı”nın vurgulanması, soruşturma başlatmak için çocuğun ve kadının beyanının esas alınmasını da tehlikeye atıyor. İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilme kararının yeni düzenlemelerin ilk adımı olduğunu akla getiriyor. Biliyoruz ki 4. yargı paketiyle AKP’li vekiller “cinsel istismar affı”nı da getirmek istediler. Ancak henüz bunu hayata geçiremediler. Cezaevindeki istismarcı ile çocuğun evlenmesi halinde af getirilmesi talep ediliyor. Planlanan şey; istismarcıların cezasız bırakılması, ceza alanların affedilmesi. Planlarını açıkça görüyoruz: cinsel istismar affını getirmeye çalışacaklar, Lanzarote Sözleşmesi’ne hatta Medeni Kanunu’na da el uzatacaklar.
Bu düzenlemenin yapılması katalog suçların içindeki diğer suçlar için bu kadar gerekliyse; kadınlara ve çocuklara karşı işlenen suçların bu düzenlemenin kapsamı dışında bırakılması gerekirdi. Var olan derin eşitsizliğin dikkate alınması gerekirdi. Ancak kadınlar ve çocuklar söz konusu olunca yapılması gerekenler hiç yapılmıyor.
Kadınları koruyan İstanbul Sözleşmesi’nden imzayı geri çeken siyasi iktidar, 4. yargı paketiyle elbette yine failleri koruyor. Aksini yapıyor gibi göstermeye çalışsalar da, -mış gibi yaparak Kadına Yönelik Şiddeti Araştırma Komisyonu kursalar da gerçeği ve faillerin yanında durduklarını tüm toplum görüyor. Tıpkı bu örnekler gibi 4. yargı paketinde de kadınların lehine uygulamalar da getirdik demek için, boşanan eşe karşı işlenen suçları, eşe karşı işlenen suçlar gibi cezayı artırıcı neden olarak eklediler. Ancak bu maddeyi getirdiler diye alkış beklemesinler. Yıllardır bunun gerekliliğini zaten söylüyoruz. Bir suçu eşe karşı işlemek cezayı artırıcı nedenken boşanmış eşe karşı işlenen suçun cezayı artırıcı neden olmaması zaten mantık dışıdır. Çünkü bu suçların ikisinin de nedeni aynıdır, toplumsal cinsiyet eşitsizliğidir.
Cezayı artırıcı nedenleri yine “aile birliği” üzerinden yapmak ise 6284 Kanunu varken gerici bir yeniliktir. 6284’te kadınlara dair işlenen suçların kapsamı oldukça geniştir. 6284’te kadına karşı şiddet hiçbir bağla açıklanmaz, yalnızca kadın olduğu için uygulanan toplumsal cinsiyete dayalı her ayrımcılığı, kadına şiddeti kapsar.
İstanbul Sözleşmesi, Lanzarote Sözleşmesi ve 6284 gibi kapsamlı düzenlemeler varken ama uygulanmıyorken getirdikleri hiçbir yeni düzenlemeyi samimi bulmuyoruz. İktidar belli ki failleri korumaya devam edecek. Gün geçtikçe toplumun daha büyük bir kesimi bunu fark ediyor, mücadelemiz de her geçen gün yükseliyor. Başından beri gündem olan 4. yargı paketi AKP içerisinde bile tartışmaya yol açtı.Bu durum mücadelemiz sayesinde işlerinin hiç kolay olmadığı anlamına geliyor. Hiç durmadan mücadeleye devam edeceğiz. İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeyecek; anayasayı, yasayı, sözleşmeyi uygulatacağız. Adaleti böyle sağlayacağız.