Ceren Kaya'nın bloğumuz için yazdığı yazıyı paylaşıyoruz.
***
Geçtiğimiz günlerde Tahran’da başörtüsü takma kurallarına uymadığı gerekçe gösterilerek gözaltına alınan 22 yaşındaki Mahsa Amini ahlak polisi tarafından şiddete uğradı. Uğradığı şiddet sonrası komaya giren Mahsa Amini hayatını kaybetti.
Tarih 8 Mart 1979, İran İslam Devrimi ve Kadın.
Humeyni’nin konuşması üzerine kadınlar sokaklara döküldü. İslamlaştırılan rejime ve İslami diktatörlüğe karşı dik bir duruş sergilediler. Direnişte “Devrimi geriye gitmek için yapmadık.”, “İnsanları zorla kendi cennetinize götüremezsiniz” sloganlarıyla İslamcılara karşı mücadele ettiler. Devrim, siyasal İslamcılar tarafından yıkıma uğradı. Kısa sürede yasaklar birbirini peşi sıra kovaladı.
Düşünmek yasak,
Direnmek yasak,
Peçe takmamak yasak,
Saçının bir teli dahi yasak.
Şeriat en çok kadına zarar verir. Kadını toplumdan soyutlaştırır, yok etmeye çalışır. Toplumu kadın düşmanlığına teşvik eder. Kadının düşüncesi ve bedeni üzerinde baskı kurarak kadını her alanda geri plana iter. Ancak bunların hiçbiri kadının mücadelesini bastıramaz. Kadınların başını örtmesini zorunlu hale getirebilirler ama o zihinlerdeki düşünceleri başörtüsüyle kapatamazlar. Ne başörtü siyasi bir malzemedir ne de İslam bir baskı aracıdır. Başörtüye sığdırılan ahlak cehaleti besler. Cehaleti besleyen ahlak ise körelmeye yüz tutmuştur.
İran İslam Devrimi yaşanmasaydı ne olurdu bilemeyiz çünkü tarih faraziyeler üzerine öngörülemez. Ancak bu durumdan çıkartılacak bir ders vardır ki, siyasal İslam, toplumu bulunduğu konumdan daha geri bir konuma taşır. Kadınların yaşam hakkına gasp eder ve toplumu gericileştirir. Yaşanılan zulümlerin memleketi yoktur. Zulüm zulümdür. Dünyanın neresinde olursa olsun kadınların yüzyıllardır süren mücadelesini destekleyip, sürdürmeye devam edeceğiz.
Dünyanın kadınlardan ve kadın mücadelesinden öğreneceği çok şey var.
Ceren Kaya