Yeni Başlayanlar İçin Feminizm ''Chimamanda Ngozi Adichie-Feminist Manifesto''

Nijeryalı yazar Chimamanda Ngozi Adichie, Feminist Manifesto kitabını 2017 yılında bir arkadaşının sorusu üzerine yazıp yayınladı. Arkadaşının sorusu ise şuydu: ‘’Bir kız bebek dünyaya getirdim, onu nasıl feminist yetiştirebilirim?’’ Bu soruyla yola çıkan Adichie, arkadaşına bir mektup yazarak 15 maddede feminizmi böyle anlattı:

“İlk öneri: Tam bir birey ol. Kendini yalnızca annelikle tanımlama. Anneliğin ve çalışmanın birbirini dışlayan şeyler olduğunu düşünme. Ev işleri ve çocuk bakımı cinsiyet ayırmayan işler olmalıdır.
İkinci öneri: Her şeyi birlikte yapın. Babaları çocuklukları boyunca onlarla daha yakından ilgilenmiş olsa bugün kaç kişi daha mutlu, daha dengeli olurdu, dünyaya daha olumlu katkılarda bulunurdu kim bilir?
Üçüncü öneri: Kızına toplumsal cinsiyet rolleri fikrinin tam bir saçmalık olduğunu öğret. Toplumsal cinsiyet rollerine öyle derinden koşullanmış durumdayız ki gerçek arzularımıza, ihtiyaçlarımıza, mutluluğumuza ters düştüklerinde bile onlara uygun davranıyoruz. Bu yüzden bu rolleri en başta reddetmek çok önemli.
Dördüncü öneri: ‘Hafif feminizm’ diye nitelendirdiğim şeyin tehlikelerinden sakın. Feminist olmak hamile olmak gibidir. Ya öylesindir, ya değilsindir. Erkeklerle kadınların eşit olduğuna ya tamamen inanırsın ya da inanmazsın. Hafif feminizmin öğrettiği ‘Erkek başsa sen de boyunsun’ benzetmelerini reddet.
Beşinci öneri: Ona okumayı öğret. Kitapları sevmeyi öğret. Kitaplar dünyayı anlamasına ve sorgulamasına yardım edecek, kendini ifade etmesine ve ne isterse o olmasına yardım edecek.
Altıncı öneri: Ona dili sorgulamayı öğret. Dil, önyargılarımızın, inançlarımızın ve varsayımlarımızın deposudur. Ona ‘Kadınların yalnızca kadın oldukları için yapamadığı şeyler nelerdir?’ gibi sorular sormayı öğret. Kadınlarla onları ancak ilişkiler üzerinden değerlendirdiklerinde empati kurabilen, kadınları birey olarak göremeyen erkekleri sorgulamayı öğret. Tecavüzden söz ederken ‘’ya benim kızım, karım ya da kız kardeşim olsaydı’’ diyen erkeklerin zihniyetini sorgulasın.
Yedinci öneri: Evlilikten asla başarı olarak söz etme. Bir evlilik mutlu ya da mutsuz olabilir fakat asla bir başarı değildir. Evliliklerin çoğunda kadının daha fazla fedakarlık yapmasına, eşit olmayan bir takası sürdürmek için kendisine yabancılaşmasına şaşmamalı.
Sekizinci öneri: Ona sempatik ve sevimli olmayı reddetmeyi öğret. Onun görevi sevimli olmak ve başkalarına sevimli görünmek değil. Kendisi olmak; başkalarının eşit olduğunu bilen bir birey olmak. Sevilmeye, beğenilmeye odaklanmanın feci sonucu onları inciten kişilerin duygularını düşünerek hareket etmektir.
Dokuzuncu öneri: Ona bir kimlik kazandır. Ona ayrıcalığı, eşitsizliği ve kendisine zararı olmayan herkese değer vermeyi öğret. Ona evdeki yardımcıların da onun gibi insan olduğunu öğret, şoföre her zaman selam vermeyi öğret.
Onuncu öneri: Kendisiyle ve görünüşüyle nasıl ilişki kurduğuna dikkat et ve bu konuda özenli ol. Onu feminist yetiştirmek, feminenliği reddetmeye zorlamak anlamına gelmiyor. Kızının görüntüsünü hiçbir zaman ahlakla ilişkilendirme.
On birinci öneri: Ona kültürümüzün biyolojiyi işine geldiği zaman toplumsal normların gerekçesi olarak kullanmasını sorgulamayı öğret. Çünkü toplumsal normlar insanlar tarafından yaratılır ve değiştirilmeyecek bir toplumsal norm yoktur.
On ikinci öneri: Ona cinsellikten söz et ve bunu erkenden yap. Kızına seksi anlatırken, cinsellik yalnızca bir üreme eylemiymiş gibi yapma. Ona bedeninin yalnızca ona ait olduğunu, istemediği bir şeye asla evet dememesi gerektiğini, hayır demenin gerektiğinde gurur duyulacak bir şey olduğunu öğret. Dünyadaki her kültürde kadının cinselliği utançla bağlantılıdır. O yüzden ona utançla kadın biyolojisini ilişkilendirmeyi reddetmeyi öğret.
On üçüncü öneri: Aşk ve romantizm de yaşayacak, buna da hazır ol. Ona sevginin yalnızca vermek değil, almak da olduğunu öğret.
On dördüncü öneri: Ona baskıyı öğretirken baskıya uğrayanları azizlere dönüştürmemeye çalış. Azizlik itibarın önkoşulu değildir. Kadınlar da erkekler kadar insan ve iyilikleri de kötülükleri kadar normal.
On beşinci öneri: Ona farkı öğret. İnsanların dünyada farklı yolları takip ettiğini bilmeli ve anlamalı. Ona hayat hakkında her şeyi bilemeyeceğimizi öğret. Ölçütlerinin yalnızca ona ait olduğunu anlat. Tek gerekli alçakgönüllülük biçimi budur; farkın normal olduğunu bilmek.”

Chimamanda Ngozi Adichie’nin feminizm ve toplumsal cinsiyet eşitliği konularında birçok kitabı bulunuyor. Kendisi toplumsal cinsiyet sorununun, nasıl biri olduğumuzdan çok nasıl biri olmamız gerektiğine odaklanması olduğunu söylüyor. Ona göre kadınlar büyüdükçe sansürleniyor ve ne düşündüklerini söyleyemiyorlar. Erkeklere yaptığımız en kötü şeyin ise onlara sert olmaları gerektiğini öğreterek egolarını kırılganlaştırmamız olduğunu söylüyor. Yani toplum, kendini sert olmak zorunda hisseden erkekler ve kendilerinden utanan kadınlar yaratıyor. Yazar, ona yöneltilen ve bizim için de güncel olan ‘’Neden insan hakları değil de feminizm sözcüğü?’’ sorusunu ise şöyle yanıtlıyor:

‘’Feminizm insan haklarının bir parçasıdır elbette, fakat muğlak insan hakları terimini kullanmak toplumsal cinsiyetin kendine özgü, belli sorunlarını inkar etmektir. Kadınlar yüzyıllardır dışlanmıyormuş gibi yapmanın yoludur. Toplumsal cinsiyet sorununun kadınları hedef aldığını görmezden gelmektir. Sorunun insan değil, özellikle dişi bir insan olmaktan kaynaklandığını görmezden gelmektir. Dünya yüzyıllardır insanları iki gruba ayırıyor ve sonra gruplardan birini dışlayıp baskılıyor. Sorunu çözmek için bunu kabul etmek gerekiyor. Bana göre feminist, evet, günümüzde bir toplumsal cinsiyet eşitliği sorunu var ve bunu çözmeliyiz diyen kişidir. Kadın erkek, hepimiz daha iyisini yapmalıyız.’’

Bizler de mücadele ile toplumsal cinsiyet eşitsizliği sorununu çözeceğiz, eşitliği kazanacağız!