Zaman zaman çeşitli sermaye sahipleri tarafından veya direkt patronların birliği olan TOBB’dan “girişimci kadınlara destek” adı altında teşvik paketleri açıklanıyor. Ekonomik krizin gittikçe derinleştiği bugünlerde bu tarz “teşvik” adı altında verilen düşük faizli kredilerin, kredi borçlularının sayısını arttırmak dışında pek bir işlevi olduğundan söz edilemez.
Tabii bu tarz paketlerde kadınlara sadece kredi değil hibe de veriliyor. Peki nasıl veriliyor bu hibe? Çoğunlukla “eğitim hibesi” adı altında, işyeri açmak isteyen kadınlara çeşitli pazarlama yöntemlerinin ücretsiz öğretilmesi şeklinde veriliyor. Tabii bu eğitimlerde anlatılanları tahmin etmek zor değil: “Kendi markanı yarat”, “Rekabet dünyasında kazanmak için markanı şöyle sunmalısın” gibi, işyeri açabilmek için elinde parası olanlara yönelik, bu sistemde ayakta kalma önerileri. Bu eğitimlerin devamında kendi işyerini açmak isteyen kadınlar para bulamadıklarında dönüp dolaşıp gelecekleri nokta elbette yine kredi çekmek olacak. Çok sınırlı sayıda kadına ise direkt para desteği veriliyor. Örneğin TOBB bu yıl kendisine başvuran 360 kadından 30’una para hibesi vermiş. Başvuran kadın sayısının azlığına bakarsak, kadınların temel amaçlarının “girişimci olmak” olmadığını görürüz. Düşünün bir işçi kadrosu açılsa 1 kişilik işe bile yüzlerce kişinin başvurduğunu biliyoruz. İşsizlik had safhada. TOBB’un girişimcilik hibesine sadece 360 kadının başvurması, kadınların üretimle kurdukları ilişkideki esas sorunun girişimcilik olmadığını bir kez daha ortaya koyuyor.
Bir de kadınlara destek olduklarını açıklayan bu patronlar kesiminin kendi işletmelerindeki kadın işçilerle ilgili duruma bakalım. Örneğin sık sık kadın girişimcilere destek söylemleriyle gündeme gelen Coca Cola’nın şöyle bir açıklaması var: “Kadınların ekonomik olarak güçlenmesinin küresel ekonomiyi dönüştürücü bir rol oynadığının bilincindeyiz. Bu inançtan hareketle faaliyet gösterdiğimiz ülkelerde kadının toplumdaki yerini güçlendirmek için çalışmalar yürütüyoruz.” Bu açıklamada şunu görüyoruz: Ekonomik krizin derinleştiği bir kapitalist sistemde patronlar kar oranlarının düşmesinin önüne geçmek istiyor. Bu amaçla üretim ve istihdama yönelik planlarında kadınlara yer veren, modernleşen bir yapı kurma zorunluluğunu üstlerinde hissediyorlar. Rekabetin tüm acımasızlığıyla yaşandığı piyasa koşulları bu açıdan bakıldığında kadınlara alan açmak durumunda kalıyor. Aslında çelişki de burada başlıyor. Örneğin yukarıdaki açıklamayı yapan Coca Cola firmasında hali hazırda çalışmakta olan işçi kadınlara ne oluyor dersiniz? Geçtiğimiz yıl Coca Cola pandemide geçilen yeni çalışma biçimini gerekçe göstererek 2200 işçiyi işten çıkardı. Elbette işten çıkarılan işçilerin arasında kadın işçiler de var. Kapitalizmin temel çelişkilerinden biri işte budur. Modern dünyaya ayak uydurarak kar oranını artırma amacıyla kadınlara alan açan aynı sermayedar, kar oranı düştüğünde kadınları işten atmaktan geri durmaz.
Başka bir örnek de yakınımızdan verebiliriz. Manisa’da Vestel işçisi, İşçi Kadın Meclisleri üyesi arkadaşımız Yeliz Kurt’un işten atılması örneği de böyledir. Vestel’in bağlı olduğu Zorlu Holding’i, İstanbul Sözleşmesi’nin iptali sürecinde sözleşmeye sahip çıkan ve kadınları destekleyen açıklamalarıyla hatırlıyoruz. Vestel çalışanı Yeliz, fabrikada en basit koronavirüs önlemlerinin bile alınmadığını dile getirdiği için haksızca işten atıldı. Yani bir tarafta kadınların eşitlik mücadelesinin damga vurduğu çağı yakalamaya çalışan sermaye kesiminin, diğer tarafta kendi çıkarıyla çelişki oluşturduğu anda kadınları kapıya koymaktan da çekinmediğini görmeliyiz.
Asgari ücret bile kazanamayan, en temel yaşam koşullarının dahi sağlanmadığı işyerlerinde çalışmaya mahkum edilen, sendikalaştığında işten atılma tehdidiyle karşı karşıya kalan kadın işçiler, patronlardan “girişimcilik hibesi” beklemiyor. Kadınlar için bu cendereden çıkış yolu “girişimcilik” anlatılarıyla, kredi borçlandırmalarıyla gelmeyecek. Kadınlar lehine yapılan en iyi ihtimalle “iyileştirme” denebilecek düzenlemeler de çözüm değil. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ve işçileri sömüren kapitalizmi yenme mücadelesi, çıkışın yolunu açacak anahtarımızdır. İşçi kadınlar bu yolda ilerlemek için kendi meclislerini kurup örgütleniyor. İşçi Kadın Meclisleri’nde bir araya gelen kadınların mücadelesi, eşitsizliği yenmenin önünü açacak gücümüzdür. Örgütlenerek ancak bu gidişatı değiştirebiliriz. Bu yüzden kadınları tüm işyerlerinde, fabrikalarda, atölyelerde İşçi Kadın Meclisleri’ni kurmaya çağırıyoruz.