Kadınlar İntihar Mı Ediyor? İtiliyor Mu?

Şüpheli kadın ölümlerindeki artış bir süredir karşımıza çıkan bir gerçek. Failler yıllarca, türlü bahaneler öne sürerek kadın cinayetlerini meşrulaştırma çabasına girdi. Örgütlü kadın hareketinin yıllardır sürdürdüğü mücadele sonucunda, kadın cinayetlerinde uygulanan ayrımcı ceza indirimlerini meşrulaştırma eğilimi geriledi. Faillerin türlü bahanelerle ceza indirimi alma çabası da önceden olduğu gibi bir karşılık bulmuyor. Ancak bu kez de pek çok olayda faillerin kadın cinayetlerini şüpheli hale getirmeye çalıştıkları gerçeğiyle karşı karşıya kalıyoruz. En son karşılaştığımız, hayatta kalan kadınların failleri işaret ettiği örneklerde de bu çarpıcı gerçeği görmek mümkün.

Eskişehir’de F.G. evinin camından düştükten sonra, evli olduğu erkek, F.G.’nin intihar ettiğini iddia etti. Hayatta kalan F.G. ise uyandığında intihara teşebbüs etmediğini, kendisini evli olduğu erkeğin aşağı ittiğini söyledi. Aynı şekilde Van’da Çidem E.’nin evli olduğu erkek de Çidem’in balkondan atlayarak intihar ettiğini söylemişti. Fakat Çidem gözlerini açtığında intihar etmediğini açıkladı. Boynunu kırdıktan sonra Çidem’i balkondan atan fail, Çidem’in engelli kalmasına neden olmasına rağmen tutuklanmadı.

Hayatta kalan kadınlar, uyandıklarında failleri işaret ediyor. Peki ya hiç uyanamayan, olası failleri işaret edemeyen kadınlar? İşte tam burada, hayatını kaybeden ve gerçeği hiçbir zaman konuşarak ifade edemeyecek olan kadınların çıkmayan sesi olmalıyız.
Gerçeğin açığa çıkması için yetkililerin ne yaptığı da önemli. Bunun için şüpheli kadın ölümlerinde soruşturma ve kovuşturma süreçlerinin etkin işletilmesi dışında bir yol bulunmuyor. Çünkü kadın cinayetlerine intihar ya da kaza süsü verme girişiminde bulunanlar, soruşturma süreçleri de etkin işletilmediği takdirde gerçeği karartmış oluyor.

Şüpheli kadın ölümlerini açığa çıkarma sürecindeki birtakım dinamikleri incelemek gerekir. Bunlardan ilki soruşturma aşaması. Yetkililer şüpheli kadın ölümlerinde sorgu aşamasından, adli tıp raporlarına kadar her bir süreci titizlikle ele almalı. Ama sadece ölüm anına odaklanan bir soruşturma da yeterli değil. Kadınların ölümlerinden önce maruz bırakıldıkları şiddete dair verileri de toplayan ve değerlendiren bir süreç işletilmeli. Genellikle sistematik bir sürecin sonucunda kadın cinayetinin gelebildiği, soruşturma süreci boyunca unutulmamalı. Şiddetin tanıkları, varsa daha önceki şikayet ya da koruma kararı, telefon kayıtları vb. tüm deliller titizlikle incelenmeli. Kaldı ki şüpheli ölümden önceki şiddet süreci yeterli araştırılmadığı gibi ölüm anına ilişkin incelemede de yetersiz kalınıyor. Adli tıp raporunun ölüm nedenini aydınlatmada yetersiz olduğu durumlarda başvurulabilecek pek çok yöntem göz ardı ediliyor. Örneğin yüksekten düşme sonucu gerçekleşen ölümler şüpheli kadın ölümlerinde önemli bir yere sahip. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Kadın Meclisleri olarak takip ettiğimiz davalarda bunların örnekleri de mevcut. Esin Güneş, Şule Çet, Aslı Baş, Gamze Uslu, Duygu Delen gibi pek çok yüksekten düşme sonucu şüpheli biçimde yaşamını yitiren kadının davasını takip ederken, gerek savcılık aşamasında gerekse dava sürecinde önemli ihmallerle karşılaştık. Adli tıpın ölüm nedenini net olarak ortaya koyamadığı dosyalarda ek incelemeler yapılması gerektiği ortaya çıktı. Oysa savcıların ve mahkemelerin bu incelemeleri yapmak/yaptırmak konusunda pek de hevesli olmadığını gördük. Burada kararlı bir şekilde davaları takip etmenin önemi bir kez daha ortaya çıkıyor. Gerekli durumlarda bilirkişi raporları, ek incelemeler ve tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi sürecinin hayati önemini birçok emsal dava ile ortaya seriyoruz. Hala bir kamera kaydı ya da HTS kaydı için mücadele etmek zorunda kalmak bu konuda sistemin ne kadar geride olduğunu da gösteriyor. Psikolojik otopsiyi ise yetkililer duymak dahi istemiyor, uygulamıyor.

Hayatını kaybeden kadınlar ile ilgili “Ne oldu?” dediğimiz her ölüm açığa çıkarılmalı. Kadın cinayetleri failler tarafından şüpheli hale getirilirken, yetkililerin de görevlerini yerine getirmediği pek çok örneği yukarıda ifade etmeye çalıştık. Soruşturma ve kovuşturma süreçlerini etkin şekilde yürütmeyen yetkililer hakkında yaptırım uygulanıp uygulanmadığı konusu da burada önem taşıyor. Görevini hakkıyla yerine getirmeyen yetkililer de soruşturulmalı ve sonuç kamuoyuyla paylaşılmalıdır. Şüpheli kadın ölümlerini açığa çıkarmak ancak tüm bu yolların bütünsel yaklaşımla birlikte hayata geçirilmesiyle mümkün olabilir.