Çocuklara Restorant Değil, Kamusal Alan Şart

Geçtiğimiz haftalarda bir tartışmaya şahit olduk. Bir çocuğun bir restorana kabul edilmemesi oldukça tartışıldı. Kimileri bunun bir ayrımcılık olduğunu söyledi. Kimileri böyle bir uygulamayı savunup; daha fazla örneklerinin olabileceğini söyledi. Biz de bu konuya başka bir boyutuyla açıklama getirmek istedik.

Yetişkinlerin hakları olduğu gibi çocukların da hakları vardır. Elbette bu konuyu bazı toplumsal kesimlerin yaşadıkları temel ayrımcılıklar gibi ele alamayız. Ancak bu uygulamaların da hak kayıplarına, çocukların kamusal alanların dışında tutulmasına doğru türlü ayrımcılıklar yaratabileceğini atlamamak gerek.

Tüm işleyişi serbest piyasaya bıraktığınızda; isteyen istediğini yapmakta özgür sayılıyor. Tıpkı bu örnekte olduğu gibi. Piyasa ekonomisi, üst ya da orta sınıfın talepleri neyse, onları karşılamak için bu gibi seçenekler sunabilir. Bunun ayrımcılığa yol açabileceği düşünülmez. Çocuk sahibi olanların çocuklarıyla birlikte olduğu gibi çocukları olmadan da vakit geçirmeye hakları elbette vardır. Ama bunu çocukların giremediği alanlar yaratarak çözemezsiniz. Hele ki tüm toplumu düşünmeden, yalnızca bir kesimin ulaşabileceği “haklar” olarak düşünürseniz, bu gerçekte “hak” olmaktan çıkar.

Ülkemizde milyonlarca insan, asgari ücretle geçinmeye çalışıyor ya da işsiz. Milyonlarca insan bırakın çocuklarıyla ya da çocukları olmadan, herhangi bir sosyalleşme imkanına sahip değil. Ya saatlerce çalışıyor ya da parası olmadığı için dışarı çıkamıyor. Çıkabilse, gidebileceği yerler AVM’ler, betonların arasına gömülmüş parklar. Herhangi bir inşaat firması tarafından çevrilmediyse deniz kenarları.

Serbest piyasa ekonomisi pek çok tercih ya da özgürlük sunuyor sanabilirsiniz. Ama bunları herkese eşit ölçüde sunmaz. Maddi kaygınız yoksa, birçok hizmetten, imkandan faydalanabilirsiniz. Sermayenin, temel amacı karını arttırmak, sermaye biriktirmektir. Sermayenin kamu tarafından denetlenmesi, düzenlenmesi istenmez. Halkın ihtiyaçlarının karşılanması düzenlenmesi, onların ilgi alanı değildir. Neo liberal sistem içerisinde; barınma, sağlık, eğitim, beslenme vb. tüm temel ihtiyaçlar, haklar piyasanın insafına bırakılır.

Günümüzde çocuk, yaşlı, engelli bakımı kadınların omzuna yüklenmiş durumda. Halbuki kreşler, bakım evleri, engelli merkezleriyle bu bakımların kamu tarafından sağlanması mümkün ve olması gerekendir. Çocuk sahibi olmayı tercih etmiş kişilerin, çocukları olmadan vakit geçirebilmeleri de gereklidir. Hele ki çocuk bakımının en çok kadınların üzerine yıkıldığı ülkemizde, buna en çok kadınların ihtiyacı var. Ama bunu parası olanın gidebildiği, parası olmayanın gidemediği yerlerle çözemeyiz.

Yetişkin ya da çocuk olsun, her insanın sosyalleşme ihtiyacı vardır. Nasıl ki barınma, beslenme, sağlıklı yaşama, üretme hakkı varsa ve herkese eşit olması gerekiyorsa; dinlenme, sosyalleşme de haktır ve herkes için sağlanmalıdır. Sosyalleşme, dinlenme hakkı da kamusal kaynaklarla sağlanmalıdır.

Yapılması gereken nedir peki? Çocukların sosyalleşebildikleri, yaşıtlarıyla vakit geçirebildikleri, oyun oynayabildikleri, toplumla buluşabildileri kamusal alanların geliştirilmesi. Ülkemizde, tüm kentler beton yığınlarına çevrildi. Çocukların ebeveynleriyle birlikte ya da ayrı vakit geçirmesi için tasarlanan tek yerler, alışveriş merkezleri. Evinizin yakınında, bir bahçe, park bulabiliyorsanız şanslı sayılırsınız. Ya da çocuğunuzu kreşe gönderme imkanınız varsa. Çocukların spordan, kültür sanata; yeteneği neye yatkınsa o alanda kendilerini geliştirmesi için imkanlar yaratılmalı. Günümüzde, çocukların bunların hepsini yapabilmesi için ciddi bütçelere ihtiyaç var. Kamu da, belediyeler de sosyal tesisler, spor tesisleri, kültür sanat merkezleri, oyun alanları, tiyatrolar, sinemaları her yerde açıp, bu imkanları yaratabilirler. Çocuk sahibi olanların ister çocuklarıyla, ister birbirlerinden ayrı vakit geçirebilecekleri şekilde bu merkezler dizayn edilebilir. Sadece çocuklar için değil; yaşlılar, engelliler için de bu alanlar gereklidir. Her çocuğun gelişmesi, her çocuğun ve her yetişkinin sosyalleşmesi de ancak kamunun düzenlemesiyle mümkündür.