Erkek şiddeti, bugün geldiğimiz noktada bambaşka bir boyutuyla karşımıza çıkmaya başladı. Kadınları öldürmek kastı ile hareket eden erkeklerin, kadınların yakınlarını da öldürmesiyle karşı karşıyayız. Ağustos ayında tam 6 kez kadınların yakınlarının da yaşamını yitirdiği cinayetler yaşandı. Kadınların annesini, babasını, kendi öz çocuğunu, kendi kardeşini öldürdü. Bir olayda ise yakınlarını yaraladı.
Bundan önce kadın cinayetlerinin biçim değiştirerek vahşet ve eziyet düzeyinin arttığına tanık olduğumuz zamanlar oldu. Bu kez de kadınların yanlarında onları korumaya çalışan yakınlarıyla birlikte öldürülmesi vahşeti gözlerimizin önünde. Kadına yönelik şiddetin, kadın cinayetlerinin biçim değiştirmesi titizlikle takip etmemiz gereken bir süreç. Bunun nelerden kaynaklandığını verileriyle ortaya koyarak hareket etmemiz önem taşıyor.
Toplum değişiyor, değiştikçe toplumsal meselelere verilen tepkiler de değişiyor. Kadınlar öldürülüyor. Şiddete maruz kalıyor. Her gün bir başka haberle uyanırken toplum artan şiddete sessiz kalmıyor. Eskiden kadına yönelik şiddette belli kalıplar vardı. “Karı-koca arasına girilmez” bunlardan biriydi mesela. Fakat geldiğimiz noktada, şiddetin ve kadın cinayetlerinin “arasına girilmeyeceği” fikri ortadan kalkıyor artık. Kadınları şiddetten kurtarmak için çabalayanlar var. Hafızalarımıza kazınan en net örneklerden birisi; eşini öldürmeye giden bir erkeği annesinin ihbar etmesi oldu. Toplum artık biliyor ki, erkek şiddeti sessiz kalmakla son bulmayacak.
Ancak şunu da bilelim, toplumsal ilerlemeler kolay olmuyor. Bu bir süreç ve zaman zaman bu ileriye gidişe tersinden en gerici karşılık verilebiliyor. Örneğin kadın cinayetlerinin artışı da böyle bir sürecin sonucu. Kadınların hayatlarına dair kararları artık kendilerinin almak istemesi önemli bir toplumsal ilerleme. Ancak bu durumu cinayete kadar varan bir gericilik karşılıyor. İlerlemenin karşısında toplumsal cinsiyet rolleri en gerici haliyle ve şiddetin en ağır biçimiyle karşımızda dikiliyor. Kadınları öldürme kastıyla hareket eden erkeklerin, kadının yanında onu koruyan biri varsa onu da öldürmesi örneği de benzer biçimde karşımıza çıkıyor. Bir kadını öldürmeye teşebbüs eden failin, bir karşı koyuşla karşılaşması şimdiye dek pek ihtimal dahilinde değildi. Fakat bugün toplum, faili durdurmak için ellerinden geleni yapıyor. Hak arayışına gidiyor, sosyal medyada seslerini çıkarıyor.
Bu ay yaşananlara dönersek: Gülcan Kılınç ve annesi Gülizar Kılınç, Gülcan’ın eskiden evli olduğu erkek tarafından öldürüldü. Gönül Aydemir ve annesi Kadriye Akdeniz, Gönül’ün boşanma aşamasında olduğu erkek tarafından öldürüldü. Pakize Meşe ve kızı Nazlı Meşe, Pakize Meşe’nin evli olduğu erkek tarafından öldürüldü. Ebru Arslantürk ve annesi Hacer Arslantürk, Ebru’nun evlenme teklifinin reddettiği erkek tarafından öldürüldü. Azime Özcan ve kızı Yasemin Özcan, Azime’nin oğlu, Yasemin’in abisi tarafından öldürüldü. Semanur Saraç ve babası Yusuf Güler, Semanur’un birlikte olduğu erkek tarafından öldürüldü. Trabzon’da ise boşanma aşamasında olduğu, kendisine şiddet uygulayan ve hakkında uzaklaştırma kararı olan erkek tarafından 3 kız çocuğu öldürülen kadın, bu şiddetin son örneği oldu. Emre Göktaş, uzaklaştırma kararının sona erdiği gün çocuklarını öldürdü. Failler kadınlara zarar vermek için kadınları hayat boyu vicdan azabına mahkum ediyorlar. Çocuğu, annesi, kardeşi fark etmeksizin erkek şiddeti kadınlarını ve yakınlarını hedef alıyor.
Kadına yönelik şiddete sessiz kalınmaması yıllardır sürdürdüğümüz kadın kurtuluş mücadelesinin bir sonucudur. Ancak mevcut durumda, erkek şiddetinin kadınlara ve yakınlarına yönelmesini engelleyecek olan da önleyici politikalardır. Kadınlar şiddete maruz kaldıktan, öldürüldükten sonra yetkililerin “sürecin takipçisi olacağız” açıklamaları değildir yapılması gereken. Kadınlar şiddete maruz kalmadan, tehlikede olduklarını hissettikleri an harekete geçmektir. Potansiyel faillerle ilgili etkin süreçler işletilmelidir. Bundan yıllar öncesinde olduğu gibi toplumun şiddeti normalleştirerek müdahale etmeme durumu artık yok. Bu durum nasıl değiştiyse, erkek şiddetinin de önüne geçilebilir.