Yanmadan Önlem, Yandığında Uçak Yok

Yangınlar günlerdir yeni bölgelere sıçrayıp doğayı ve köyleri yok ederken hükümet başka bir yöne bakıp ıslık çalıyor. Yangının ortasında kalan çevre halklarıysa, yetkililer havadan müdahale etmediği için yangınların büyüdüğünü ve koca koca dağları yuttuğunu anlatıyor. Bir yandan da feryat figan hükümeti göreve çağırıyor. Peki yangına önlem alması gereken hükümet ne yapıyor?
“Uçak yok ki” deyip halka çay fırlatıyor.

Vatandaşlar ellerinde kovalar, hortumlar, kendi imkanlarıyla gece gündüz demeden ormanlarını korumaya çalışıyor. Yurttaşlar üzerlerine düşenden fazlasını yapıyor. O sırada hükümet ise yangın bölgelerine girişi yasaklayarak bölgelerden görüntülerin yayılmasını engelleme peşinde. Bunu yaparken de kendisinin söndüremediği yangın için seferber olan insanların önünü keserek konuyu çözümsüz bırakıyor.

AKP’ye göre kendi bürokratlarının seyahat için kullanacağı uçak, özel jet, helikopter ve onlarca zırhlı aracın hazırda bekletilmesi kritik. İtibardan tasarruf etmeyerek şahıslara ait saraylar yapmak kritik. Çıkarda ortak oldukları şirketlerin devasa vergi borçlarını silerek halkın parasını patronlara bağışlamak da kritik. Ama sel, orman yangını ve depremlerin sürekli olarak yaşamı yok ettiği bir ülkede afetlere karşı bütçe ayırarak önlem almak kritik değil. Hatta afetler gerçekleşirken veya gerçekleştikten sonra etkin müdahale etmek de şart değil.

Siyasi iktidara göre yaşamı korumak için politika üretmeye ya da mevcut politikaları etkin uygulamaya gerek yok. Kadınlar “ölmek istemiyorum” diye karakollara gittiklerinde “koruma yok” deniyor. Orman yangınında da halk “yanıyoruz” dediğinde “uçak yok” deniyor. Bir senede yüzlerce kadın öldürülürken AKP İstanbul Sözleşmesinden imzasını çekiyor. İklim krizine karşı da Paris Anlaşması’nı imzalamıyor. Önleyici politikalar asla etkin uygulanmıyor.

Ancak bütün bunları bir bilinçsizlik hali olarak algılamamak gerekir. Bizim gözlerimizin gördüğünü yetkililer de görüyor. Peki yangınları yurttaşlar söndürecekse sene boyunca vergilerimizi alan yetkililer ne işe yarar? Ülkedeki herhangi bir felakete müdahale etmeye yaramadıkları ortada. Felaketleri gerçekleşmeden önlemekse akıllarından dahi geçmiyor. Toplumun gözünün görmediği, kendilerine oy veya para olarak dönmeyecek bir mesele için kamu kaynaklarını kullanmıyorlar.

Ormanlar, evler, hayvanlar ve tarihi bölgeler yok mu olmuş? AKP için önemli değil. Nasılsa TOKİ var, her şeyi yeniden yapacak kudrete sahipler! İktidar, insanlık tarihini yıkmış olsa -ki bir kısmını yıkmadığını söyleyemeyiz- onu da bir ihale ile yandaş şirketlere peşkeş çekip halkın parasıyla yeniden inşa eder.

Mühim olan, bütün bunları yaparken kar elde edebilmeleri. AKP’nin tüm çabaları yalnız kendi çıkarlarıyla paralel olarak ortaya çıkıyor. Göz göre göre yanan evler yerine halka TOKİ ile “cüzi faizli” krediler vaat ederken heyecandan gözleri parlıyor. Yangınlar tüm şiddetiyle sürerken, iktidarın almadığı önlemler konuşulurken, onlar TOKİ reklamı yapabiliyorlar. Çünkü yangınları dahi kendileri için fırsata çevirmenin yolunu gayet iyi biliyorlar ve bundan da hiç gocunmuyorlar. AKP için yarattıkları bütün felaketlerin çözümü burada, kendi ceplerini doldurmakta.

Zannediyorlar ki çay fırlatıp, ağaç dikmeyi vaat edip, evi yanan yurttaşa TOKİ ile kredili ev satıp her şeyi eskisine çevirirler. Halk da bütün bu ihmalleri, önlemsizlikleri, kasıtlı olarak yangınla baş başa bırakıldığını unutur ve mutlu mesut hayatına devam eder.

İktidarın yaşadığı paralel evrende olaylar böyle tezahür ediyor olabilir. Ama gerçekler tam tersini gösteriyor. Yurttaşlar, ülkede yangınları söndürmek için uçak yokken, Cumhurbaşkanının bir çift sarayı, 13 uçağı ve yüzlerce zırhlı aracının olmasındaki çelişkiyi görüyor. Halk, haklı olarak devasa orman yangınıyla mücadelenin bile bizzat kendisine düştüğü ülkede hükümetin istifasını istiyor. Bakanlara “sizin helikopteriniz var da yangını söndürmek için neden yok” diye soruyor. İktidara “çayını da al git” diyor.

Hükümetin yangına müdahaleleri yetersiz. Yangınların ne zaman tamamen söndürüleceği belirsiz. Bu şekilde gidilirse sırada hangi tedbir alınmayan felaketin karşımıza çıkacağı da belli değil. Ama iktidarın önlem almaması nedeniyle pek çok kayıp yaşayan halkın öfkesi örgütlü bir mücadeleye dönüşmeden bu felaketlerden kurtulamayacağımız belli. Bugün öfkelenenler yarın dinlenip yaşanan felaketleri unutmamalı. Bütün bu sorunları yaratan düzeni bütünlüklü mücadeleyle değiştirmek mümkün. Yorulmadan önlem alınması için de mücadeleyi sürdürmeli.